En Beğenilen Coğrafyadan Vatana Sözleri ve Alıntıları
En Beğenilen Coğrafyadan Vatana sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Coğrafyadan Vatana kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1912 Balkan Harbi, Osmanlılık idealine ilk kesin darbeyi vuran korkunç bir imtihan oldu. Son iki yüz yılda , Türklük aleyhine gelişen yerli fakat Türk olmayanların, ecnebi kuvvetlerle -seyrek görülür bir namertlikle- elele vermeleri demek olan Balkan Harbi denebilir ki bizim gözümüzü açmak için bir zelzele vazifesi gördü. Gökalp'in o sıralarda çıkan bir manzumesinde;
«Durma düşman durma , gücünü artır
Türklüğün başına hakaret yağdır.
Uyuyan bir kavme bu felaket azdır,
Vur eski kölesi, utandır onu,
Bırakma uyusun, uyandır onu!>>
diye sızlanması, bu zelzelenin bir yankısıdır.
Osmanlı İmparatorluğunun inhitatını(yıkılış) dört büyük sebeple toplayabiliriz :
Birinci sebep: Dünya ticaret yollarının değişmesi...
İkinci sebep: Haçlıların Türkmen vatanına eksilmeyen bir kinle, şiddetli boyuna suikastta bulunması...
Üçüncü sebep : Biz bu halde iken Avrupa'nın süratle kendine gelmesi...
Dördüncü ve en tehlikeli sebep : Osmanlı İmparatorluğunu ilk kuranların uyanık karakterleri ile yekpareliğini kazanan ve metropol payesini yitirmeyen Anadolu'nun; sonraki nesiller elinde müstemlekenin uğrayacağı ihmale, kayıtsızlığa, hatta daha beter zulma uğraması, harcanması; böylece imparatorluğun istinatgahını kaybetmesidir.
Ne kin, ne kıskanma, ne boş özlemler istemiyoruz, dostlarım. Büyük serbest ufuklarda inanın, güvenin, sevginin ışığı parlıyor. Bu sizin içindir. Hep birlikte oraya! Haydi!
Karadeniz kıyısındasınız... Yemyeşil bir fındıklıktan eşsiz bir denize dalmışsınızdır. Yanıbaşınızda konuşulduğunu işitirsiniz... Sizden bahsediliyor... "Adana'dan.. Yabancı!.." dendiğini duyuyorsunuz.
Şaşırıyor, irkiliyor ve "Ben mi? Ben mi? Yabancı? Ben ha? Yahu çıldırdınız mı? Şu fındıklıkların dibini eşeleseniz, birkaç yüzyıllık Farsak kemiği bulursunuz..." diye haykıracağınız geliyor. Fakat neye yarar? Sesiniz dalgaların, fındık hışıltılarının arasında kaybolup gidecektir.
Bugünkü Türkiye halinde, yekpareliğe kavuşan anavatanımızda da rejiyonalistler görünmemiş değildir. Ermenilerin, Kürtlerin hareketleriyle; Pontoscuların hareketini ve daha buna benzer bir, iki teşebbüsü, siyaset yapan rejiyonalistlerin körüklediğini biliyoruz. Bunların kökü daima dışarıda, ecnebî memleketlerdedir ve hepsi de; tarihin azametli nehirler halinde akıp gelerek döküldüğü bu yekpare vatanı, parçalamayı; bütün Türklüğün, bütün Türklük tarihinin tek mümessili kalan Türkiye'yi ortadan kaldırmayı hedef bilen ecnebî devletlerin emeline, planına göre yürümüştür.
Dünyada mahşerlerin kaynaştığı bir anda, tarihimizin üstüne eğilmek gösteriyor ki bu vatanı lafla almadık. Buradaki büyük, ebedî Türk şahsiyetini lafla kurmadık. Buraları, birbirinden ağır tarih hadiseleri yaratarak <bizim> yaptık. Yendiğimiz düşman kütlelerin meydana getirdikleri eserleri, Bizans'a yakışır, Haçlılar'a yakışır surette yıkmadığımıza, koruduğumuza, bugünün nesilleri üzülüyor, kızıyor. Biz o düşman milletlerin yapıp bıraktığını o kadar geçtik ki; bu memlekete damgamızı öyle eşsiz iki hayat özü ile: Zekâ ile, kanla bastık ki buraların artık başkalarına ait olması ihtimali kalmamıştır.