Karanlıkta oturmak hoşuma gitti. Karanlık, bu yoğun akışkan madde her yere ve her şeye sızıyordu. Ona alışmıştım. Karanlıkta kayıp düşüncelerim, unutulmuş korkularım, beynimin hangi köşesinde gizli olduğunu bilmediğim, inanılmaz derecede korkunç fikirler yeniden canlanıyor, ilerliyor ve ağız eğerek benimle alay ediyordu. Odanın köşesi, perde arkası, kapı kenarı, bu biçimsiz, tehditkâr fikirler ve şekillerle doluydu.