Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri 2

Hasan Hüseyin Ceylan

Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri 2 Gönderileri

Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri 2 kitaplarını, Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri 2 sözleri ve alıntılarını, Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri 2 yazarlarını, Cumhuriyet Dönemi Din-Devlet İlişkileri 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yüksek amaç = Şapka. Ve bu uğurda can almak !! Sadistlik kelimesi az gelir
Şapkaya işaretle, yüksek bir amaç uğruna çalışıldığını ifade eden Mustafa Kemal ; Bu kadar yüksek ve önemli sonuca ulaşabilmek için gerekirse bazı kurbanlar verilir “ diyerek adeta gelecek günlerde şapkaya karşı oluşan tepkilerin nasıl önleneceğini ifade etmiş oluyordu.
İBADETLERİN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ VE TÜRKÇE EZAN KONUSU
Ezanın sosyolojik olarak İslam toplumları vezninde ortak bir sembol olması bir yana,namaza ve ibadete davet etmesi cihetiyle kulluğa yönelik tarafıyla da İslam dünyasının müşterek kulluk davetiyesidir.Her Müslüman nerede olursa olsun,isterse bilmediği bir dilin konuşulduğu bir Müslüman ülkesinde bulunsun,duymuş olduğu ezan sesi ile ortak bir heyecan ve birlik hissi ile dolar.Yüzlerce ayrı dilin konuşulduğu İslam dünyasında ezan,Müslüman birlik hissini günde en az beş kez hatırlatan tek birlik sembolüdür.
Sayfa 359Kitabı okudu
Reklam
İBADETLERİN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ VE TÜRKÇE EZAN KONUSU
Ezanın bütün bir İslam ümmetine ve dünya gezegeninde yaşayan yaklaşık 1 milyar 200 milyonluk Müslüman nüfusa yönelik müşterek bir manası vardır.Yerinde bir tabirle ezan, bu 1 milyar 200 milyonluk İslam dünyasının tam bir “İstiklal Marşı” dır.Her duyanın saygı duyduğu,davetine icabet etmeye çalıştığı ve ona maddi-manevi zevkler verdiği bir İstiklal Marşı. Dünyanın hiçbir ülkesinde hangi dine müntesip olursa olsun,İslam müstesna,insanları böylesine etkileyen ve insanlara günde en az beş kez seslenen böyle bir davetiyeye rastlanamaz.
Sayfa 359Kitabı okudu
Araştırmacı yazar H.A.R. Gibbs ise “İslam Modernizasyonu” isimli eserinde 1926 yılından 1940 yılına kadar geçen 14 yıllık süre içinde bütün bir Türkiye’de sadece ve sadece 287 kişinin bu resmi Kur’an kurslarından Kur’an öğrenebildiği ve diploma alabildiklerini ifade eder.Bu 287 öğrencinin 257’si erkek, 30’u da kız talebedir.
Sayfa 351Kitabı okudu
Gotthard Jaeschke, Yeni Türkiye’de İslamlık isimli araştırmasında 1932 yılından başlayarak 1940 yılına kadar bütün Türkiye’de sadece ve sadece 16 Kur’an kursunun resmen hizmet edebildiğini ve toplam 14 hocaefendi ile bu kurslardaki din eğitiminin yürütüldüğünü dile getirir.
Sayfa 351Kitabı okudu
1924 yılında 2258 talebe ile eğitime başlayan 29 İmam Hatip Okulu, 1925 yılında 26’ya, 1928 yılında 2’ye düşmüş ve nihayet 1930 yılında da öğrencisizlik gerekçesiyle bu ikisi de kapanmak mecburiyetinde kalmıştı.
Sayfa 338Kitabı okudu
Reklam
HARF İNKILABI VE ARAP HARFLERİNE SON VERİŞ!
İsmet İnönü açıkça: “…Bu devrim eski alfabenin, Arap harflerinin zor öğretilmesi gibi bir sebeple yapılmamıştır.Yasaklanan Arap alfabesi ile kabul ettiğimiz Latin alfabesindeki harf sayısı hemen hemen aynıdır.Dolayısıyla aralarında zorluk söz konusu edilemez.Biz asıl olarak bir dünya görüşünü yıkıp bir başka dünya görüşünü kurmak için bu inkılabı yaptık.Eski harflerin zor öğrenilmesi bir bahane idi.Bakınız Japonlar 400 harften teşekkül eden alfabelerini bütün zorluklarına rağmen değiştirmiyorlar.Onun için harf inkılabının yapılmasındaki asıl gaye,bir zihniyeti,bir dünya görüşünü boğup yok etmekti.
Sayfa 247Kitabı okudu
Hristiyanlar için çan ne manayı ifade ediyorsa müslümanlar için de ezan aynı derecede ve ondan çok daha yüce manalar ifade etmektedir. Böylesine yüce manalarla dolu ve Müslümanların tek ortak sembolü olan ezan, nasıl ve ne sebeple ve hatta nasıl bir fayda umularak yapıldığı bugün bile açıklanamayan bir tarzda 1932 yılı başlarında ortak sembollük soyutlamak ve "Türke has" bir sokmak anlayışıyla türkçeleştirilmeye başlandı?
15 ve 22 Mart 1926 tarihlerinde ilk Türkçe namaz ve ilk Türkçe hutbe ile Göztepe camii imamı hoca Cemaleddin efendi'nin verdiği dinde reform mesajı, 20 Haziran 1928 tarihinde İstanbul üniversitesi ilahiyat fakültesi profesörlerinden 10 profesörün verdiği teklifle resmen devlet gündemine giriyor ve "ibadetleri zamana uydurmak ve İslamiyet'i ıslah (!)" Projesi adı altında dinde reform hareketleri, devlet-din ortaklığıyla kendini göstermeye başlıyordu.
"Kemalizm adına" yapıca bir tür "Yeni İslam'cılık olarak gündeme getirilmek istenenlerin başında "Dinde Reform" veya "Dini ıslah projeleri" gelmektedir. Gündeme getirilmek istenen projelerle İslam veya din; dinlikten çıkarılmakta ve adeta yeni bir din olarak halka sunulmaktadır. İşte bu "yeni din" ve "yeni İslâm", Mete Tuncay'ın ifadesiyle "Kemalizm" olmaktadır.
Sayfa 154Kitabı okudu
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.