Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çürümenin Estetiği

Mehmet Ulusoy

Çürümenin Estetiği Sözleri ve Alıntıları

Çürümenin Estetiği sözleri ve alıntılarını, Çürümenin Estetiği kitap alıntılarını, Çürümenin Estetiği en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aydınlanma karşıtı birçok düşüncenin kökleri aslında Nietzche’dedir. Nietzche, 19. yüzyılın sonunda, kapitalizmin içine girdiği büyük krizin ve çürümenin sorumluluğunu aydınlanma düşüncesine yükleyip ona en şiddetli saldırıları yöneltirken “güç istenci”, “üst insan” teorilerileriyle de her türlü siyasal ve toplumsal eşitlik inancına, akılcı teorilere karşı çıkıyordu.
Emperyalist sistemin en üst düzeyde asalaklaşmasını gösteren bu Yeni Ortaçağ’da ahlakın, itibarın, saygınlığın temeli emek değildir artık; medyatik imgesel gösterilerle kutsanmış paradır. Shakspeare’nin dediği gibi, para bütün çirkinliklerin, ahlaksızlıkların, zulümlerin yalanların üstünü kapatan kutsal örtüdür. Dahası paranın nerden kazanıldığının bir önemi yoktur; hatta bilinmezlik esrarengizlik para sahibini hırsızı efsaneleştiren, daha ilginç, daha cazibeli hale getiren yani “estetikleştiren” bir rol oynamaktadır.
Reklam
Romantizm ve sanat
Delacroiks: Doğa, ressamın eleştirerek ve seçerek kullanacağı bir sözlüktür. Ernest fischer: Romantizm, kapitalist burjuva düzenine, yitirilmiş düşler düzenine, iş hayatı ve kazancın bayağılılığına karşı bir ayaklanma, tutkulu ve çelişmeli isyan hareketiydi. Marx: Modern olmak, katı olan herşeyin buharlaştığı bir evrenin parçası olmaktır.
Sayfa 133Kitabı okudu
Göçebe bit Bedevi kabilesi Beni Yas soyundan iki hanedandan El Falas’lar Abu Dabi’yi, El Maktum’lar da Dubai’yi kurarlar.
Felsefi gericiliğin en temel özelliği, mevcut toplumsal sistemi, emperyalizmi ebedileştirerek, bağrında taşıdığı eşitsizlikleri, haksızlıkları doğal, tanrısal bir olay bir kadermiş gibi sunulmasıdır. Bu nedenle toplumların tarihsel determinist gelişme yasasını, onun temel dinamiğini oluşturan sınıf mücadelelerini, kendisine kadar olanını kabul etmekle birlikte, kendinden sonrası için kapatır, yok sayar. Çünkü, kendinden sonraki bir tarihi, yani ileri bir topluma geçişi kabullenmek kapitalizmin inkarı, yani sonu demektir.
Batı Merkezli dünyada küreselleşmeyle birlikte “sosyalizmin sonu” ilan edilirken, 20. yüzyılda en çok okunan, tartışılan düşünürler Marks, Engels, Lenin, Mao artık okunmaz, ilgi görmez hale geldi. Bu bilimsel sosyalist öğretinin yerini, Nietzche gibi, aydınlanmaya, akla, bilime, tarihe, kadın-erkek eşitliğine ve toplumsal eşitliğe ve sosyalizme düşman “aktif nihilist” bir düşünürün alması, rastlantısal bir olay değildir. Aksine, yeni ortaçağın felsefi-düşünsel üst yapısını ancak ve en iyi şekilde Nietzche doldurabilirdi. Marks’tan Nietzche’ye geçiş karşıdevrimci kırılmanın en çarpıcı açıklamasını oluşturmaktadır.
Reklam
Bilinemezcilik, postmodernizmde, geçmişten farklı olarak, nesnelliği inkar noktasına varmıştır. Nesnelliğin inkarı da, doğal olarak onları, bilimin temel ilkesi olan gerçeğin tek olduğunu reddetmeye, bilimin gerçeğin bütünsel bilgisine ulaşma çabasının yararsız olduğu, baskıyı ve totaliterliği ürettiği gibi saçma düşüncelere götürmüştür. Bu mantığa göre, tek bir gerçek, tek bir bilimsel doğru yoktur, her kültürün, her bireyin kendi gerçeği, kendi doğrusu vardır, bunlar birbirinin önüne geçirilemez; yani modern bilim ile büyücülüğün ya da dinsel-tarikatsal bir inancın farkı yoktur.
İdeolojiden bağımsız bir kültür düşünülemeyeceği gibi kültürden bağımsız bir ideoloji de düşünülemez. Bu öylesine derin üzerinden atlamaz bir nesnelliktir ki, bu bağ dikkate alınmadan ne kültür ne de ideoloji üzerine bilimsel bir düşünce geliştirilemez.
Ortaçağlaşma ile birlikte, çağdaşlığın temel ölçüleri, çağdaş kimlik olarak ulusun, hukuken eşit yurttaşı olmak gibi toplumsal-sınıfsal temeldeki kimlikler, mücadele, siyaset ve fikirler yerine ortaçağa ait, ulusu bölen etnik ve dinsel-mezhepsel kimlikler, cemaatler, sistemin toplumsal kültürel dokusunu belirler hale geldi. Bilimsel düşünce, bilimsel yöntem ve doğrular terk edildi, bilime güven yıkıldı; falcılığın çeşitli biçimleri, akıldışılık, ruhçuluk, Yüzüklerin efendisi gibi, Matrix gibi, gerçek ile gerçekdışının sınırlarının belirsizleştiği, her şeyin zamandışı bir dünyada köleleştirildiği cin-peri masallarına dayanan kurgu filmleri, kültür sanat hayatının, sinemanın, edebiyatın ana temalarını oluşturdu.
Yeni Ortaçağ, üretimi değil tüketimi, asalaklığı, sıkıntıya katlanmadan kolay para kazanmayı kutsarken, kuşkusuz bunu küreselci-postmodern bir ahlak olarak önermektedir.
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.