Orhan pamuk, bir taraftan ulusal kimliğe ve kültüre karşı çıkarak ve kemalizm' e ulusal değerlere küfrederek emperyalist kozmopolit kültürle bütünleşirken, diğer taraftan bağımsız, özgün bir kimlikten, kişilikten söz ediyor.
Orhan pamuğun roman anlayışı ile borges' in dile getirdiği roman anlayışı arasında pek fark yoktur. Borges şöyle diyor: Özgünlük denen şeyin olanak dışı olduğunu düşünüyorum. Geçmişi belli belirsiz çeşitleyebilirsiniz ancak. Her yazar yeni bir tonlamaya, yeni bir nüansa sahip olabilir, ama hepsi bundan ibarettir. Belki her kuşak aynı şiiri yazıyor, aynı öyküyü yineliyor, ama küçük, ama benzeri olmayan bir tonlama, bir ses farkı ile yazıyor ve yineliyor. Bu da yeterli.
Özgünlük yoksa yaratıcılık da yok demektir. Dolayısıyla özgünlük ve yaratıcılığın olmadığı bir ürünün sanat eseri olamayacağı açıktır.
İçlerinde 2014 Orhan Kemal roman ödülü alan, ama Orhan Kemal' in toplumcu gerçekçi romancılığıyla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan Hamdi koç' un çıplak ve yalnız' ı Perihan mağden' in post modern kitschleşmenin ve bayağılığın bir çok özelliğini ve illaki ulusallık, Türk ordusu, cumhuriyet ve aydınlanma karşıtlığını, romanın estetik yapısına uysun uymasın, mutlaka taşıyan, "Ali ile ramazan vb'leri" sıradan bayağı örneklerdir. Ahmet ümit, zülfü livaneli ve elif Şafak' ın romanları ise, gerek içerik, gerek olay örgüsü ya da kurgusallık ve gerekse karakter yaratma açısından çağın/günün Türkiye gerçekliğini derinlemesine kucaklamaktan uzak, toplumsal ve gerçekçi Türk edebiyatının ulaştığı estetik düzeyin çok gerisinde, bir özgünlük ve yaratıcılık özelliği taşımayan fantastik, vakit geçirme romanlarıdır.
Emperyalist medyanın özel reklam tekniklernin belirleyiciliği yanında, bu yazarların baş vurduğu "ilgi çekici" biri de eski, ölü üslupları kullanmaktır. Bunlar kullanılırken okuyucunun, nostaljik duygu ve beklentileri, geri kitlelerin modernizmin gerçek anlamda ilerici-yenilikçi üsluplarına karşı ilk And onu kavrayamamaktan kaynaklanan yabancılaşmayla bağlantılı tepkileri, etkili olmaktadır. Örneğin bizde, özellikle i. Oktay anar' ın Romanlarında görülen, gerek dil, gerekse anlatım biçimi olarak Osmanlıca' ya hatta ve hatta daha eski Türkçe anlatıma özenilmesi bundandır.
Oğuz Atay'ın tutunamayanlar romanı, Türkiye' deki liberal-postmodern edebiyat sürecinin yerli öncüsü olarak değerlendirilebilir. O. Pamuk, İ. Oktay anar, Hamdi koç, h. Ali topbaş, ahmet Altan vb. gerçeklikle bağını yitirmiş, hakikat arayışından kopmuş, edebiyatta küreselci kültürün yapaylaşmış dil, söz ve imge oyunlarına baş vuran yerli romancılardır. Bu yazarlar, gerçekliğin önemini ve ciddiyetini alaya alıp gülünçleştiren, yani parodileştiren, böylece, sanatta estetik kaygıları, ölçütleri önemsemeyen sanatı bir eğlence, keyif ve günlük tüketim aracı olarak gören bir sanat anlayışını sergilemektedir.
Nietzche' ye göre, kendi varoluşlarına bir adaletsizlik olarak bakmayı öğrenmiş ve artık sadece kendilerinin değil, tüm nesillerin intikamını almaya hazırlanan barbar köleler sınıfından daha korkunç birşey yoktur.