Hülasa; insan kendisinden sudur eden bütün iyilikleri, kemålatı kadere (yani Allah'a) nisbet etmeli, bu iyilik ve kemalarla gururlanmamalı, kibirlenmemelidir. Şerler ve günahları ise nef- sine nisbet etmeli, mesul olduğunu idrak ederek Allah'a yönelip tevbe istigfar etmelidir.
Halbuki günümüzde kader ve irade-i cüziyenin niçin iman esasları içine girdiğini bilmeyenler, bu hakikatin tam tersi bir durum sergilemekte, iyilik ve kemålatı kendi nefislerine, şer ve günahlan kadere nisbet edebilmektedir.
Fakat insanların çoğu bu hikmet ve güzellikleri anlayamaz. Bu yüzden Azrail (as) ölümde Allah'a bir perde olmuştur. Bununla beraber, hastalıklar da Azräll (as)'a perde yapılmıştır. Ölüm vuku bulduğunda, insanlar bunu hastalıklara verirler ve Allah'a itiraz etmezler.
Bu konuda tabiinden Cabir b. Zeyd şöyle demiştir: Ölüm meleği, önceleri hastalık olmaksızın insanların ruhlarını alıyor- du. Bu yüzden insanlar ölüm meleğine sövüp, lanet ettiler. O da, punlari Cenab-ı Hakka şikâyet etti. Allah da hastalıkları ölüm eleğine perde yaptı ve böylece o, unutuldu.”