Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Devletin Malı Deniz

Muzaffer İzgü

Devletin Malı Deniz Sözleri ve Alıntıları

Devletin Malı Deniz sözleri ve alıntılarını, Devletin Malı Deniz kitap alıntılarını, Devletin Malı Deniz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçek köpekler, tasmalı köpeklerin haline bakıp, insanlar gibi gülüyorlar idi.
Sayfa 166Kitabı okudu
ülkenin özeti:
« - O günü de efendim tam yatacağım zaman, radyo son haberlerinde demire çimentoya zam olduğunu söyledi. Yargıç biraz kızgın, - Canım taşaron değilsin, müteahhit değilsin, sana ne demir çimento zammından? - Bana ne olur mu hiç sayın yargıcım, ev sahibi hemen kalem kağıdı eline alıyor, bu evi şimdi yapsaydım kaça yapardım, şimdi alsaydım kaça alırdım, yapıyor hesabını kitabını, devrisi gün hemen zam... Toptancı zam, haldeki zam, araca zam, pirince zam. »
Sayfa 78 - Bilgi Yayınevi 7. Basım, Ocak 2021Kitabı okudu
Reklam
Gerçek köpekler, tasmalı köpeklerin haline bakıp, insanlar gibi gülüyorlar idi.
Sayfa 166Kitabı okudu
"Çok sevgili vezir kardeşlerim, devletin malı deniz, yemeyen domuz... Allah cümlemizi domuz olmaktan kurtarsın... Sizler az daha beni domuz yapacaktınız... Ama zamanında uyanarak hepimiz hep birlikte el ele verdik ve domuz olmaktan kurtulduk..." İşte o gün daha sonra bazı devlet adamları domuz olmamak için, hep çaldılar hep çaldılar...
Sayfa 176Kitabı okudu
Ağlamanın hiçbir işe yaramadığını öğrenecek kadar çok ağlamıştı belkide
Ama hayattaydık işte, hayatta kalmış olmayı tercih etmesek de...
Reklam
Sonsuza kadar huzur yaşayamaz insanlar. Buna yaradılışları elvermez.
İyi insan için yapılabilecek en doğru tanım şudur: "İsteklerinin sadece makul olanlarını gerçekleştirmekle avunabilmeyi başaran mahlukat"
Reklam
İnandılar. O kadar çok inandılar ki, gerçek oldu inandıkları, çünkü inandığın şey gerçektir.
Yargıç, “Pekiyi, yuvanı kurtarmak için başka bir şey yapmadın mı?” “Yaptım yargıcım.” diye yanıt verdi adam. “Hükümete dilekçe verdim.” “Nasıl?” “Maaşıma zam yapın, ben karımla şapamıyorum,” dedim. “Hükümet ne yaptı?” “Şaaptı efendim, dilekçeyi çok hakaret edici buldular, aslında dilekçemde şu size anlattıklarımın tümünü yazmıştım, ama efendim şaaptılar beni, işime son verdiler. ‘Milliyetçi erkek tam erkek olur, bir ufacık memur bizim tarihimize leke süremez, Türk milleti erkektir.’ diye yanıt verdiler.”
Yargıç sordu: “Hiç doktora gitmediniz mi?” “Gittim sayın yargıcım, doktor benden çok üzüldü, bu ay kendisine bu şikayetle gelen beşinci hastaymışım. Hemen de tanısını koydu.” “Hastalığınıza mı?” “Yo efendim, tek maaşıma. Yani tek maaş alanlar böyle oluyorlarmış son enflasyonlarla, doktor ‘Evinize bir maaş giriyor değil mi?’ dedi. ‘Tek maaş giren eve, bu girer.’ dedi. Ama yine de umut, iki hap yazdı, biri yeşil biri sarı.
Mehmet Akif’in dizelerindeki garbın afakını saran çelik zırhlı duvarları görmek, New York’un ihtişamı karşısında boynumuzu da eğmişti vesselam.
Şimdi arabadaki ayı, pardon insan böyle deyince… Aaa gerçekten bu sürücünün de bizim soyumuzla çok yakından ilgisi var, bana benziyor, hem de çok benziyor. Çenesi ben, alnı ben, burnu ben, boynu ben, ay yoksa yıllar önce ormanda yitirdiğim boz kardeşim Bobo mu? Koşup sarılsam mı boynuna, “Gel kardeşim benim, canım benim konuşmasını nereden öğrendin, kim öğretti???” Ah be bizim Asan, şu kucauğluna bir konuşmasını öğretmedin, alacağın olsun, o zaman şu bizim biradere, “Hey be birader, öyle dişi ayının yanında horozlanıp durma, ikimizde ormandan geldik, amma koşullar senin altına bir araba çekti, yanına ceviz gibi bir dişi verdi, şimdi nasıl tepeleyeceksin bakalım sen beni?” derim amma, ah öğretmemiş ki, bizim Asan bana konuşmasını…
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.