Dil Felsefesi Tartışmaları sözleri ve alıntılarını, Dil Felsefesi Tartışmaları kitap alıntılarını, Dil Felsefesi Tartışmaları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Bergson'a göre hayattaki her şey gibi duygular da açılan, gelişen ve biteviye değişen şeyler olduğu halde onları adlandıran kelimeler durağan ve sabittir. Sosyal hayat, duygularımızı da kelimelere tercüme etmemizi gerektirir. Ne var ki Bergson açısından, bu tercüme işleminin 'müsavi/upuygun' (adequate) olmadığı açıktır. Ona göre içsel hayat tahayyüllerle/imgelerle temsil edilemez. Hele hele kavramlarla, yani soyut idealarla temsili bundan daha az kabildir. Kelimeler 'içsel hayatımızı' temsil etmekte kifayetsiz vasıtalardır: 'Ruhumuzun hissettiklerini tamamen tercüme etmekte başarısızlığa uğrarız; düşünce, dil ile aynı ölçüye vurulamaz.' Bergson böylece, dilin 'bireysel olan'ı ihata edemediğini; kelimelerin, teessürlerimiz ve düşüncelerimiz arasındaki kişisel farklılıkları ifade etmeye imkan verememesinden dolayı onları adeta 'kişisizleştirdiğini' vurgulamaktadır. Dil bu açıdan bireysel olanın ifade edilmesinin önünde engeldir.''
Skinner için insan davranışları çevresel koşullarca kontrol ve tayin edilir. Ona göre, kontrolün olmadığı hayat tarzını seçemeyiz; yapabileceğimiz tek şey, kontrolün koşullarını değiştirmektir.
Bergson'a göre kelimeler, sadece bir şeyden ötekine yol almayı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda algılanmış olan şeyden, onun hatırasına, temsiline aynı olduğunu belirtir.
''Leibniz'in evrensel karakteristik projesi temelde 'kör düşünce' kavrayışına bağlıdır. Leibniz 'kör' ya da 'sembolik' düşünce ile, sembollerin temsil ettiği mefhumların veya kavramların tanımlarını açık açık aklımıza getirmeden gerçekleştirdiğimiz muhakemelerimizi kasteder: 'Düşüncelerimizin çoğu deyim yerindeyse kördür, yani algıdan ve duygudan bağımsızdır ve karakterlerin çırılçıplak kullanılmasından ibarettir. Genellikle müdrikemiz objenin kendisine malik olmadan, sözler ile muhakeme ederiz. Bu bilgi duygu uyandırmaz, heyecanlanmak için canlı, parlak bir şey gerekir. Bununla birlikte, insanlar en sık biçimde Tanrı'yı, erdemi, mutluluğu böyle düşünür; açık açık ideaları olmadan konuşur ve muhakeme eder.'
Leibniz'de ideaların vasıtasız ve doğrudan temaşası olan görüsel bilgiden farklı olarak farazi bilgi, bir kavramın tüm iptidai ögelerini aynı anda kavramak yerine, onları sembollerle ikame ederek muhakemelerimizi yürüttüğümüz bir bilgi türüdür. Bu sırada, sembollerle temsil edilen iptidai ögelerin hepsinin tanımlarını bildiğimizi 'farz ederiz' .''
"Kesintisiz bir akış hâlindeki insan bilincinin kendisi üzerine dönerek akışındaki bir düşünceyi yakalayabilmek, açık seçik idrak edebilmek, gerektiğinde onu hatırlayabilmek için işaretlere, kelimelere kısacası dile ihtiyacı vardır."