olayların umursamaz mutluluğu
.. hayatı boyunca kaçmaktan, aptallığın önünden kaçıp müziğe sığınmaktan, müzikten kaçıp mahpusluğa sığınmaktan, oradan katıksız düşünceye, sonra düşünceden de geriye, daha da geriye kaçmaktan başka bir şey yapmasa da, kaderinin yönetici meleğiymişçesine, belki de amacının kendi düzenbaz yöntemleriyle, olayların adeta umursamaz mutluluğuna ulaşana, anlayacak bir şey olmadığını anlayana, eğer olsa, "dünyanın anlamı"nın kendi anlam dünyasının ötesinde olduğunu görüp, bunu fark etmesinin ve sahip olduklarına şükretmesinin yeterli olduğu noktaya ulaşmak olduğunu düşündü. Gerçekten de kaça kaça "olayların umursamaz mutluluğu" noktasına vardığı için, birkaç dakikalığına gözlerini kapatınca evinin kadifemsi çerçevesinden başka bir şey hissetmediğinden artık emindi: ..
.. içerideki havanın tadını ve tozun kokusunu, evin zeminin hafif çıkıntısını ve avizelerin etrafındaki nefes gibi görünmez pusu, tüm bunların, tadın, kokunun, rengin, sesin, kısacası, korunaklı kapanmışlığın iyiliksever tatlığını hissediyor, tüm bunları güzel bir anıdan ayıran şeyin, bunlar geçip gitmediği için zihninde canlandırmaya gerek olmayışı olduğunu, tüm bunların var olduğunu ve var olmaya devam edeceğini adı gibi biliyordu.
.