Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Peyami Safa

En Eski Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Dokuzuncu Hariciye Koğuşu sözleri ve alıntılarını, en eski Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her gidişimde, hastahanelerin bahçeleri bana hüzün verirdi. Bunun mânasını şimdi bulmaya çalışıyorum ve hastalıkla tabiat arasındaki büyük tezadı anlıyorum. Bu, bir bahçeden hastahaneye girerken ve bir hastahaneden bahçeye çıkarken en çok hissedilen şeydir.
Felâketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir, fakat annelerle değil, annelerle değil. Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: Çocuklarının felâketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasiyle iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.
Reklam
Meçhul ümitlere inanmadığım an, beni kurtaracak şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum. Ümit etmek bile az. Emin olmak ihtiyacı. Yalancı istikbalin şüpheli vaatlerine değil, teminatına ve senedine ihtiyacım var. Halbuki o vaat bile etmiyor ve kendisine beni nasıl karşılayacağını sorduğum vakit, korkunç bir dilsizlikle susuyor.
Bazan etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
Bizden uzaklaşmadıkça bize görünmeyen sıhhat, itiyadın verdiği hissizlikle, sağlamların şuurundan kaçıp nasıl ve nereye saklanıyor? Onu ben görüyorum, çünkü benden uzak; onu ben Mithat Bey'in kırmızı yüzünde, çelikli damarlarında, arkadaşımın otururken rahat gerilişlerinde, bacaklarını uzatışlarında, korkusuz bakan gözlerinde görüyorum.
Sayfa 109Kitabı okudu
Istıraptan korkmamanın tek ilâcı ıstıraptır. Bu ateşi o söndürür.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.
Sayfa 113Kitabı okudu
"Sohbetlerimize ihtiyaç girdi. Zaman geçtikçe birbirimizi daha çok tanıyacakken, birbirimize karşı yenileşiyorduk."
Çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki; yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu...
Havuzda, yıldızların aksine bakıyoruz; fakat aynı şeyi hissettiğimizden emin olmamak azabı içindeyim.
Reklam
...Ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşarım.
"Burada ıstıraba ve tevekküle o kadar alıştım ki, onları bırakırsam ruhumun bir parçası kesilmiş gibi boşluk duyacağım; bırakmazsam isyansız nasıl yaşayacağım?"
"Istırabın derinliklerine indikçe sevincimizi kaybetmek korkusu kalmadığı için, yeni bir sevinç başlıyor: Istırabın ilâcı ıstıraptır. İkisinin hâsıl-ı zarbı: Sevinç."
"Beni susturan şey nefretimdi. En basit içtimaî dâvaları anlamayacak kadar yabancı tesirler altında şahsiyetlerini kaybeden bu insanlarla münakaşaya mecbur olmanın küçüklüğünden muzdariptim."
"Halbuki mesele çok basit: insanlar hastalanır ve ölürler."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.