Dolaylı Hayvan

Ergun Kocabıyık

En Eski Dolaylı Hayvan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Dolaylı Hayvan sözleri ve alıntılarını, en eski Dolaylı Hayvan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayvan Kökenden Gelme Üzerine
Radloff'un aktardığı bir Kırgız köken mitine göre, Kırgız ismi "kırk kız" dan gelir. Bir zamanlar bir hanın bir kızı varmış. Bu prensesin yanında günlerini birlikte geçirdiği kırk kız varmış. Uzun yürüyüşlere çıktıkları günlerden birinde eve döndüklerinde, yaşadıkları şehrin yerle bir edildiğini, tüm insanların ve hayvanların öldürüldüğünü görmüşler. Geriye yalnızca bir kızıl köpek kalmış . İşte Kırgızlar bu kırk genç kızla köpeğin soyundan gelmekteymiş.
Sayfa 49 - Boğaziçi ÜniversitesiKitabı okudu
Cinselliğin Mistik Boyutu
İnsan, Tanrı'nın suretinde yaratılmışsa, cinselliği de sadece üreme amaçlı bir cinsellik olamaz. Cinsel ilişkinin doğurduğu haz ve kendinden geçme, insani olana ilahi bir anlam katar. Cinsel hazla kendinden geçme duygusu ilahi kabul edilir. Başka bir ifadeyle, cinsel birleşme, erkek ve dişinin kutupsal zıtlığı aşmasının bir vasıtası olarak yorumlanmıştır. Brihadaranyaka Upanişad'da (IV:4) , ilk erkek ve dişinin çiftleşmesi, evrendeki tüm varlıkların erkek ve dişilerinin çiftleşmesini başlatmıştır. Kucaklaşmış sevgililer arasında 'ben' ve 'sen' ayrımı kalmaz, çünkü 'birlik' bilincine ulaşmışlardır. "Kendi Zat'ını sevmekle, diğer bütün insanları kendi zatınmış gibi seversin" der Üstat Eckhart.
Sayfa 104 - Boğaziçi ÜniversitesiKitabı okudu
Reklam
İnsanın “melezliği”, benlik duygusunu kazanması bakımından belirli bir önemli taşımaktadıt: Totem inancında görüldüğü gibi ben kendini, bir hayvan veya bitkiyle soy birliği içinde gördükçe kendine dair bilinci de gelişmiş olsa gerektir. Bir hayvan veya bitki, ben’den gayri olandır, “o”dur. O, ben’in kendini bulmak için ihtiyaç duyduğu başkasıdır. Ben’in melezliği, “kendini idrak” sürecinde o’na büyüsel bağlarla bağlanmış olduğunu sanmasından kaynaklanır.
İnsan benliği, kendisiyle daima bir özdeşlik içinde ve kendini sürekli doğrulama halinde değildir. Tam tersine kendini sürekli olumsuzlar; değişmekte olan olmakta olan bir bendir. Bu yüzden ne ise o olmamak, ne değilse o olmak gibi bir geri dönüşsüz yola girmiştir. İnsan yalnızca doğanın değil, kendisinin de eseridir; kendini doğurmuştur ve kendini büyütmektedir. İnsan belleği tarihsel ve kültüreldir; doğanın evrimsel baskısından kurtularak gelişimini arzuladığı yöne kaydırma gayretindedir.
Yılan Havva’nın aklına girdiğinde bir Uroboros biçimini alır. Kendi kuyruğunu ısıran bu yılan, kendi kendini doğuran ve kendi kendini yok eden bir girdaptır. Uroboros kendisiyle doyar ve kendine açtır. Kendinde ve kendi içindir. Uroboros, kendini dölleyen ya da kendine yeterli döngüsel bir model içinde sürekli kendi başlangıcına dönen insan ruhudur. Bu örtük cinsel-tinsel birleşme, cinsel-tinsel organların ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Başka bir değişle böylece bekaret bozulmuş, yani ‘cehalet’ örtüsü ortadan kalkmış bir aydınlanma gerçekleşmiştir. Bu anlamda cinsel ilişki bir tinsel ilişkidir. Bu ilişkinin ifade ettiği aynalama bir yansımalar evreni, bir düşünüm doğurmuştur. Tekvin’de Havva’ya verilen ceza bu bağlamda da okunabilir: “Ağrılarla evlat doğuracaksın.” Bu en başta insanın doğumu, iç ve dış dünyaların doğumu, insanın kendi ve dünya üzerine düşünmeye başlamasının şafağıdır. Zevk ve acı veren erginleyici vulva-falludun sahneye çıkışıdır.
130 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.