Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünyadan Türkiye'ye İktisattan Siyasete

Korkut Boratav

Dünyadan Türkiye'ye İktisattan Siyasete Sözleri ve Alıntıları

Dünyadan Türkiye'ye İktisattan Siyasete sözleri ve alıntılarını, Dünyadan Türkiye'ye İktisattan Siyasete kitap alıntılarını, Dünyadan Türkiye'ye İktisattan Siyasete en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Siyasi iktidarlara, egemen dünya görüşüne ve kurulu düzene ters gelen "aykırı" düşüncelerin varlığı üniversite mesleğinin özellikleridir.
Sayfa 52 - Yordam Kitap
Ekonomi tam kapasite üretimdeyken sermaye birikim oranları ulusal tüketim oranları daraltılmadan yükselmekte ise, dış açık artar; aksi halde ya birikim oranı hedefi gerçekleşmez ya da toplam tüketim oranı enflasyon yoluyla, cebri olarak azaltılır. Dış açığın ulusal artık dışında birikimi besleyen ikinci kaynak olması bu anlamdadır.
Sayfa 69 - Yordam Kitap
Reklam
Göreli fiyatların tarım aleyhine dönmesinin olumsuz bir arz tepkisine yol açması halinde enflasyonist bir süreç başlar ve reel ücretler sabit kalırsa iç ticaret hadlerinin bozulmasıyla oluşan birikim potansiyeli hızla ortadan kalkar. Reel ücretlerin gerilemesi halinde ise, artık aktarımının üstlenilmesi, köylülerden işçi sınıfına kayacaktır. Kalecki böyle bir durumu otonom bir yatırım artışı halinde incelemektedir.
Sayfa 69 - Yordam Kitap
Sınıflar arası ilişkilerde güç dengelerinin sermayenin lehine dönüşmesini mümkün kılan AKP dönemi, Türkiye burjuvasisinin bütünü için "altın yıllar" olarak görülmüş olmalıdır.
Sayfa 156Kitabı okudu
Sermaye hareketlerindeki olumsuz doğrultudaki değişimin ilk finansal yansıması döviz piyasalarında gözlenir. Finansal kriz tablosunu başlatan, tetikleyen ilk şok sermaye hareketlerindeki bozulmalarla başladığı için ilk yansımalar döviz fiyatları üzerinde olacaktır. Kur hareketlerindeki değişimin hızı, oranı ve süresi, ilk çalkantının bir finansal krize dönüşüp dönüşmemesini de belirleyen olguların başında gelir. Aylık dış kaynak akımları bir yıl öncesine göre düşmeyi sürdürerek ekonomiye daraltıcı bir ivme taşırken, kısa dönemde net sermaye girişleri artabilir ve döviz fiyatlarındaki tırmanma son bulabilir; tersine dönebilir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Hüseyin Nihal Atsız'ın kız kardeşinin nişanında Sabahattin Ali de vardı. Nazım Hikmet'in de evi yakında idi. Sabahattin Ali, "gidiyorum; Nazım'a bir uğrayayım" deyince, Nazım'ın "İki Serseri" şiirini hatırlayarak Nihal Atsız bir nazire yazdı: "Üç serseri var; biri sen, biri ben, biri Sabahattin Ali denilen deli. Sen dalları bulutlara ulaşmak isteyen bir ağaç. Ben kendimi buğday ambarında sanan bir aç. Sabahattin Ali denilen deli her önüne gelen ekmeğe bulaşan bir bulamaç." Atsız, bu manzumede tatlı tatlı takıldığı Sabahattin Ali ile on bir yıl sonra bir hakaret davasında karşı karşıya gelecek, üç ay hapse mahkum olacaktır. Mahkumiyet tarihi (3 Mayıs) milliyetçi, ülkücü gençler tarafından hala Türkçülük Bayramı olarak anılır.
Reklam
1994 krizinde DYP-SHP koalisyonu iktidardadır. Başbakan Çiller kriz bahane ederek özelleştirmeye tam angaje oldu; Türkiye'yi KİT'lerin varlığı nedeniyle "son komünist devlet" olarak ilan etti. Özelleştirmenin Türkiye toplumuna getireceği muhteşem nimetleri kamuoyuna sundu.
Türkiye'ye türlü, çeşitli yabancı sermaye girişleri 2003'te 10 milyar dolarla başlamış; 2006'ya kadar istisnasız her yıl yükselerek o yıl 57 milyar dolara çıkmış; AKP iktidarının ilk 5 yılında 184 milyar dolara ulaşmıştı. Giren para döviz fiyatlarını ucuzlatarak cari işlem açığının yükselmesine yol açmış; dış borçlar ise 2002 sonu ile Eylül 2008 arasında 130 milyar dolardan 290 milyar dolara tırmanmıştı.
Sayfa 223Kitabı okudu
"Istanbul dükalıktır. Orda paranın iğvası,güvendiğimiz dağlara kar yağdırır ve "beşer şaşar". Ankara ise paranın tamamen fethetmediği küçük burjuva aydınlarının metropolüdür. Kent giderek bozulmaktadır, ama bizim çevrelerimizin semtleri fazla dağınık değildir;en geç yarım saat içinde bir araya gelebiliriz. Bu nedenle insanlarımız sık sık iletişim kurar,tartışırlar. Istanbul da yaşayıp "Ankaralı" gibi kalabilen aydınlar istisnadır,gerçek takdire şayandır. Tipik "Istanbullu aydınlar" ise salt değişimin faziletini savundukları için 'ilerici' sıfatını sahiplenirler. Sanat,kültür, bilim alanlarının avantgarde uçlarında dolaşmayı,buralardan dil ve üslup gösterileri ile aktarımlar yapmayı özgünlük zannederler. Bunlarla tartışmak imkansız,kavga etmek faydasızdır. "
Sayfa 18 - Yordam yayınlarıKitabı okuyor
Kapitalizm, insanlığı Orta çağ'ın durgunluğundan çıkaran, sanayileşmeyi, teknolojik devrimleri gerçekleştiren bir sistemdir; ancak daha önce de vurguladığım gibi çıplak özü vahşidir, sınırsız ve insafsız kazanç tutkusuna dayanır.
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
AKP'li yıllarda en zengin %1 ve en zengin %10'luk grup, toplam servetlerdeki paylarını istisnasız her yıl artırmış; en yüksek varlıklı %1 bu oranı %39'dan %54'e; en zengin %10 ise %68'den %78'e çıkarmıştır. Servet dağılımındaki eşitsizliğin Türkiye'de dramatik boyutlarda artmış olduğu anlaşılmaktadır. Credit Suisse araştırmasını çok sayıda ülkeyi kapsayan servet dağılımı bulguları, bu eşitsizlik göstergelerinin artışı bakımından Türkiye'nin (Rusya'dan sonra) ikinci sırada yer aldığını ortaya koymaktadır.
Sayfa 158Kitabı okudu
2008-2011'de tarımsal istihdam 1,3 milyonluk bir artış göstermiştir. Önceki yıllardaki belirgin düşme eğiliminin tersine dönmesi söz konusu olmuştur. Kriz koşullarında köye göçen işsiz nüfus, tarımsal istihdamı otomatik olarak "şişirmiş"; böylece 2008-2009'daki işsizlik artışını yapay olarak aşağı çekmiştir.
Sayfa 155Kitabı okudu
AKP'nin Türkiye üzerindeki hegemonyasının güçlendiği her aşamada borsanın yükselmesi bu bakımdan anlamlıdır. 2011 referandumu sırasında patronların tavrını belirleyen bir listeyi Hakan Gülseren yayımlamıştı. TÜSİAD'çılar dahil ezici çoğunlukla referanduma "evet" oyuyla katılmışlar. Sermayenin toplum üzerinde tahakkümüne bu derece angaje bir iktidara destek esastır, yaygındır. Bu yaygın destek, aynı iktidara, özellikle rant paylaşımı süreçlerinde iç çevreleri arasında kayırma/dışlama ayrımı yapma hakkını da sağlar.
Önce neoliberalizmin gerçek adını koyalım: sermayenin dünya çağında sınırsız tahakkümünü oluşturma tasarımına neoliberalizm deniyor.
Engelsin incelediği dönemin ingiltiresi Aile emeğiyle iplik dokuma üreten bağımsız üreticiler el tezgahları üzerindeki mülkiyet lerini yitirdiler kentlere göç ettiler . Türk emekçilerin Mazhar oldukları Gecekondu mülkiyeti Sanayi Devrimi ingiltiresinin işçileri için imkansız bir durum 30-40 yıllık fahiş fiyattan kira bedeline otururlar ücretten kesilir İşçilerin sürekli birbiriyle rekabet içinde olmaları çalışma koşulları pazarlık etmeleri gerekecek bu yüzden ilk sendikalar gizli örgüt olarak kurulur Eski yoksullar yasası işsizlere maddi yardım imkanı taşıyordu haftalık yardımı bir İhsan olarak değilde bir hak olarak istiyordu sonunda burjuvazi buna dayanamaz hale geldi proletarya'ya karşı en büyük savaş ilanı Yeni Yoksullar Yasası 1834 te kabul edildi artık para ve gıda yardımları kaldırılacak yoksullar için tek yardım "Yoksullar Çalışma Yurdu" kabul olacaktı İşçiliğin 6-8 yaşında başlaması akşam yemeği yemeden uykuya dalan çocuklar işyerinde doğum yapan lohusaligi kısa keserek fabrikaya dönen kadınlar İşçi çocuklar için devlet eğitimi fiilen yoktur Yazabilmek seçkin sınıfların ayrıcalığı Erkeklere gelince uzun süre oy kullanma hakkından yoksundur. Bu temel hak mülk sahipleri ile sınırlı tutulmuş genel oy hakkı Almanya'da 1871 Fransa 1875 İngiltirede 1918 bunda savaştan dönen iscilerin radikalleşmesi Sovyet devriminin yalitilma endişesi rol oynadığı açıktır . (1842 Çartist hareket)
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.