Kendimden utanarak itiraf ediyorum: Düşlerin Ötesinde benim okuduğum ilk Nora Roberts kitabıdır.
Nasıl böyle bir hata yapabildim? Nasıl böyle bir yazarı kaçırmış, okumamış olabilirim? İsmini çok kez duymuş olmama rağmen nasıl görmezden gelebilirim?
Okuduğum en iyi karakterler bu kitabın içindeydi. Okurken 1 dakikasında bile sıkılmadım. O kadar
Oldukça depresif bir karakter yaratmış. Konu ne, ne oluyor, başından ne geçmiş diye uzun bir süre çözmeye çalıştım. Zaten işlenen cinayete kadar da epey bir sayfa geçti ve pek bir olay olmayınca da açıkçası keyifli bir okuma olmadı. Heyecan ve aksiyon adına alışılmışın dışında oldukça durgundu. Nora Roberts'a yakışır bir son olsa da genel olarak aynı şeyi söyleyemem. Diğer romanları kadar keyif almadım.
Nora Roberts'ın bir diğer kitabı olan Düşlerin Ötesinde kitabını diğer kitabı Dolunayda Aşk kitabında olduğu gibi çok beğendim. Her ne kadar başları çok yavaş ilerliyor olsa da sonu çok heyecanlıydı. Yine katilin kim olduğunu bulamadım. Katilin öldürme sebebini de kim olduğunu bulamadığım gibi onu da bulamadım. Bende Nora Roberts'ın iki kitabı daha var.
Aşk Sığınağı
Özellikle Aşk Sığınağı'nı çok merak ediyorum.
Bu kitabı herkese tavsiye ediyor, sonraki incelemede görüşürüz diyor ve bol bol kitap dolu günler diliyorum
Kütüphanemde bekleyen iki Nora Roberts kitabının ilkiydi. Çok merak ettiğim yazarlardan biriydi. Hem polisiye, hem aşk barındıran güzel bir kitaptı. Yazarın, dilimi, kurgusunu çok sevdim. Polisiye ve aşk dengesi çok güzeldi. Türü sevenlere tavsiyemdir.
Reece Gilmore, yaşadığı katliamdan sonra yaşadığı kabuslardan kaçmak için yola düşer. Geçici olarak yerleştiği Angel's Fist kasabasında bir cinayete şahit olur. Kimse ona inanmazken gerilim kitapları yazarı Brody inanır.
Reece tuhaf olaylar yaşamaya başlar, Brody ona destek olur. Bu arada bir aşk filizlenir.
Olaylar çok farklı boyutlara taşınır, sonrası mı okuyun öğrenin
Fakat evlilik çok... kesindi. Sadece tek bir insan,tabi eğer boşanmanın cehennemini yaşamak istiyorsan o ayrı.
Ya fikrini değiştirirsen ya da işler kötü gitmeye başlarsa? Ki öyle de oluyordu, evliliklerin en azından yarısında.
Bütün bunlar olmasa bile, bütün o kendini ayarlama, orta yolu bularak uzlaşmaya çalışma çabaları vardı. Evli bir adam istediği zaman istediğini yapamazdı ki.
Ya Şikago'ya geri gitmek isteseydi? Ya da hadi oldu ya Madagaskar 'a? Olduğundan değil ama peki ya olursa? Evlilikte her hevese bahis oynamak yoktu.
Artık sadece tek bir erkek değildin, bir çifttin. Belki sonrasında bir babaydın ve birden çat ailesin. Ve geriye dönmek yoktu. Geriye dönüp ekleyip çıkartmalar yapmak, kurguda değişiklikler yapmak yoktu.
Evet, ben bir Nora Roberts fanıyım. Karakter betimlemesine, kurgularındaki telaşsızlığa ve tabi ki de en en başta Eve ile Roarke'a (Eve Dallas serisi) hayranım. Ama bu, yazarın sektördeki yolculuğunda çizgisinin altında kalmış yayınları olmadığı anlamına gelmiyor. Harlequen için yazdığı romanların bir kısmında ve bazı mini serilerinde olgunlaşamayan karakterlere, aceleye getirilmiş sonlara rastlamak mümkün. Ama "Düşlerin Ötesinde" bunlardan birisi kesinlikle değildi!
Karakterler hem anda hem de akıllıca serpiştirilmiş geriye dönüşlü keşiflerle güzel betimlenmişti. Polisiye yanı, insanı acabalarla boğmadan germeden ufak ufak işlenmişti. Evet, uyanık bir okursanız katili erken yakalamanız mümkündü. Ama sizin tespitiniz karakterlerin ayıkmasından önce olsa dahi olayların akışından dolayı onları yargılamaya vicdanınız elvermiyordu.
Yan karakterler ve hepsinin ötesinde mekansal tasvirler bence muhteşemdi. Açıkçası okurken çok kez kendimi tası tarağı toplayıp o kasabaya yerleşme hayalleri kurarken buldum:)
Son kısım bir tık daha gerilim dozajı yükseltilerek yazılabilirdi diye düşünsem de kasabadaki insan ilişkilerinin griftliği ve insaniyet çıtasındaki yükseklik o sonu makul kıldırmıştı.
Baş karakterler Reece ve Brody arasındaki ilişkinin gelişimi, şartları ve kitap sayfa sınırı göz önüne alınınca çok başarılı bir seyir almıştı.
Ben beğendim. Bir günde bitirdim. Ve tavsiye ediyorum.