Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beynimiz Nasıl Çalışır?

Düşüncenin Kökeni

Andrew Koob

Sayfa Sayısına Göre Düşüncenin Kökeni Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Düşüncenin Kökeni sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Düşüncenin Kökeni kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son 30 yıldaki en çarpıcı çalışmalardan biri Albert Einstein'ın beyninin analiziydi. Farklı hücre tipleri analiz edildiğinde, Einstein'ın beyninde, matematiksel işlem ve dilden sorumlu olduğu düşünülen angular girus bölgesindeki normal beyinlerden büyük ölçüde daha fazla glia bulunduğu keşfedildi.
Örneğin, sizin de aklınıza bu kitabın yazarı gibi pizza geliyor, sonra mozzerellayı düşünüyorsanız ve bunlar sizi İtalya hakkında düşünmeye yöneltiyorsa, beyninizde üç glial merkezi ateşliyorsunuz demektir. Eğer aralarında mesafe varsa, bir merkezden diğerine geçmek için, bir nöron merkezinden bağlantı kurmalısınız. Mozzerella ile ilgili glial merkez, pizza merkezinden güçlü bir nöral sinyal alınca ateşlenir ve o glial merkezde bulunan mozzerella ile ilgili her şeyi düşünmeye başlar.
Sayfa 4
Reklam
Eski uygarlıklarda düşüncenin kalpten geldiğini inanılırdı. Fakat MÖ 460-379 yılları arasında yaşayan Hipokrat bu görüşe karşı çıktı. Hipokrata göre travmatik kafa yaralanmaları sonucu ortaya çıkan konuşma ve duygu bozuklukları, beynin, zekanın merkezi olmasından kaynaklanıyordu. Aristoteles, Hipokrat'ın çalışmalarını kalp üzerine yaptığı kendi çalışmalarına dahil etmeye çalıştı. Kalbin daha yüksek düşünüşün merkezi olduğuna inanmasına rağmen, duyguyla fazla ısındığı zaman beynin kalbi soğuttuğunu da düşünüyordu. Rasyonel insanlar beyinlerini n soğutma kapasitesi daha yüksek olanlardı. Günümüzde bile çok tanınan biri olan Galen, Romalılar zamanında gladyatörlerin doktoruydu ve yaşadığı dönemde de çok tanınmış biriydi. Galen Hipokrat'ın görüşünü savundu. Koyun kadavraları ve travmatik yaralar alan gladyatörler üzerinde etraflı incelemeler yaptı. Vardığı sonuçlar, beynin zekalı merkezi olduğunu kesin olarak tespit ediyordu.
Eski Romalılar muhtemelen, başları ağrıdığında doktora gitmeyecek kadar zekiydiler. Zamanda yolculuk edip de eski Roma'ya gitseniz ve yolda başınız ağrısa yalnızca dişinizi sıkıp ağrıyı çekmeyi tercih ederdiniz. Çünkü gittiğiniz doktor tuzlu su tankının içinden büyük bir dikkatle bir elektrik balığı çıkarır (elleriyle değil tabi), balığı başınıza değdirip ağrınızı elektrik şokuyla keserdi.
Vücut elektriğinin şarkısını söylüyorum
İnsanlar Yıldız Savaşları'ndaki İmparator Palpatine gibi birbirine elektrik şoku vererek dolaşıp durmuyordu tabii; fakat kedilerin tüylerinin el ya da parmak değdiği zaman elektrik çarpması sonucu havaya dikilmesi de bunun mümkün olabileceğinin düşünülmesini sağladı.
Sayfa 21
Benjamin Franklin eşit ve zıt elektriksel hareketi kanıtladı ve "pozitif" ve "negatif" elektrik terimlerini üretti. Franklin'e göre Leyden kavanozunun iç tarafı pozitif, dış tarafı da negatifti. Elektrik ileten bir metal plaka tasarladı. Plakaya Franklin karesi adı verildi.
Reklam
Frontal lobu çıkarılan maymunların sakinleştikleri İskoç bilim insanı David Ferrier'in (1843-1924) araştırmalarından biliniyordu. Ferrier, maymunların ameliyattan sonra durgunluk dışında gözle görülür bir eksiklik sergilemediğini öne sürdü. Saldırgan hastalarda frontal lobotomi tedavisi, doğrudan doğruya Ferrier'in evcilleştirilmiş bir maymuna ilişkin betimlemelerinden doğdu.
Bugün bütün varlıklar, vücutlarındaki bütün organlarda hücresel düzenleyici olarak kalsiyumu kullanır. Kalsiyum, gelişimde olağanüstü önemlidir. Bir yumurta döllendiği zaman yumurtada oluşan kalsiyum dalgası gebeliği başlatır. Hücre gelişimi ve bölünmesi, kalsiyuma bağlı süreçlerdir. Kalsiyum olmaksızın embriyo tam anlamıyla gelişemez ve ölür. Anne sütünde, başka birçok maddeyle birlikte yüksek kalsiyum konsantrasyonu vardır. Bitkilerde kalsiyum aktivitesi hücrelere şekilde katkıda bulunur. Kalsiyum olmazsa kök büyümesi güdük kalır ve işe yaramaz. Hayvanlarda ve bitkilerde bir organizmanın gerçekten "çok hücreli" olması için hücrelerin etkileşiminde ve birbirine bağlanmasında kalsiyuma ihtiyaç vardır. Kalsiyum çiçeklere açmaları için sinyal verir.
Kalsiyum Dalgasına Binmek
Yemek yiyip içtiğimiz zaman vücudumuz yediklerimizi enerjiye dönüştürür. Bu enerji, mitokondrilerin ATP üretmesi için gereklidir. Yağ ve şeker, sonunda mitokondriye ulaştırma sistemi tarafından kullanılan birimlere dönüşür. Hazırda yeterince enerji yoksa, kalsiyum endoplazmik retikülüma geri pompalayamaz ve kalsiyumun yayılması ölüme yol açabilir. Fakat çok fazla enerji vücudumuzda yağ olarak depolanır.
Sayfa 59
Diyelim ki birinin yüzüne yumruk atmak istiyorsunuz. Belki adam size “canın cehenneme” dedi. Belki annenize küfür etti ya da size Şirinlerin Şnorklardan daha iyi olduğuna inanıyordunuz ve bu adam da Şnorkların tarafını tutuyordu. Her neyse, beyninize giren bir miktar duyusal uyarıyı alırsınız. Uyarı kortekse ulaşır ve astrositleriniz de siz Şnork hakimiyetinin uyarısını işlerken böyle kuvvetli bir uyarıya yanıt olarak kalsiyum dalgaları üretir. Kalsiyum astrosit sinyali ile somutlanan önceki deneyimleriniz size Şnorkların iğrenç olduğunu hatırlatır. Dalgaların sıklığı nöronlara ateşlenmelerini söylerken, siz de yanıt olarak kolununuzu çekip bu zavallı arkadaşın Şnork sever gözlerinin arasına yumruğu çakarsınız.
Sayfa 69 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.