Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşüş

Albert Camus

En Eski Düşüş Sözleri ve Alıntıları

En Eski Düşüş sözleri ve alıntılarını, en eski Düşüş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"...Parmaklığın ardında, yargıçların önünde de yalnızsınızdır; karar verirken de; kendi kendinize karşı, ya da başkaları sizi yargılarken de yalnız." " Her özgürlüğün ucunda bir YARGI vadır; işte bu yüzden özgürlüğün yükü çekilmez, çok ağırdır..."
"...dul, yetim hakkkı için neden bilmem böyle derler. Oysa ne malın gözü dullar, ne canavar yetimler vardır.Bununla birlikte, bir sanıkta bir parçacık kurbanlık kokusu sezmem, kolları sıvamama yeterdi. Hem de nasıl! Fırtına gibi! Yüreğim Cübbemde Atardı..."
Reklam
Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kedini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir. Tersine, insanları bundan yoksun ederseniz, onları ağzı köpüren köpeklere çevirirsiniz. Nice suçlar işlenmiştir, yalnızca bunları işleyenler kusurlu olmaya dayanamadıkları için!
"Onun size verdiği altınsı bakırsı, bakırsı ışığı duyuyor musunuz? Ben kentin içinde, akşamları yürümeyi seviyorum. Geceler boyunca yürüyorum, düş kuruyorum ya ha bire konuşuyorum kendi kendime. Evet bu akşam ki gibi, biraz başınızı şişirmekten de korkuyorum, teşekkürler, çok naziksiniz. ağzımı açtım mı tümceler akıyor. Bu ülke esin veriyor bana zaten. Bu halkı seviyorum ben, kaldırımlarda cıvıl cıvıl cıvıldayan, küçücük evler ve sular arasında sıkışmış, sisler, soğuk topraklar ve çamaşır gibi dumanı tüten denizle sarmalanmış bu halkı. Seviyorum, çünkü çift yönlüdür o. burada ve başka yerdedir."
İnsanlar gösterdiğiniz nedenlere, içtenliğinize ve acılarınızın ağırlığına ancak siz öldüğünüzde inanırlar.
Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümüzdür yoktur. Özgür bırakır bizi onlar, zamanımızı rahatça kullanabiliriz... Bizi bir şeye yükümlü kılarlarsa, belleğe yükümlü kılar onlar, bizimse belleğimiz zayıftır.
Reklam
Artık ortada oyun, tiyatro kalmayınca, gerçeğin içindeydim kuşkusuz. Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır.
Bakın, size sözünü ettiğim o akşamdan kısa bir süre sonra bir şey keşfettim. Bir körü üzerine çıkmasına yardım ettiğim bir kaldırımda bırakırken, selamlıyordum. Bu şapka çıkarış kuşkusuz ki ona yönelik değildi, çünkü bunu göremezdi o. Öyleyse kime yönelikti? Halka. Rolden sonra selamlar.
En fazla yer kapladığım anda ortada yoktum. Ben ancak spor yaptığım zamanlarda ve kışlada, kendi zevkimiz için temsil ettiğimiz piyeslerde oynarken gerçekten içten ve coşkulu olmuşumdur.
Ben, bir gün bir kahvenin terasında elimi bırakmak isteyen o ihtiyar dilenci gibiyim. "Ah, bayım" diyordu adam, "mesele kötü insan olmak değil, ama ışığı yitiriyor insan." Evet, ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz.
Reklam
''Yaşam benim için gittikçe daha zorlaşıyordu; beden keyifsiz oldu mu, yürek de ölgünleşir. Bana öyle geliyordu ki, hiç öğrenmemiş olduğum, ama yine de çok iyi bildiğim bir şeyi, yani yaşamayı unutuyordum... ''
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.