Bilimin değişebilir olmasının bir önemli sonucu da bilimsel bilginin (en) doğru bilgi olmamasıdır. Bilimsel bilgi doğru bilgi değil, daha doğruya ulaşmaya çalışan bilgidir. Hatta bazı bilim felsefecilerine göre, "henüz yanlışlanamamış" bilgidir. Oysa bu özellik çoğu zaman göz ardı edilir. Bilimsel bilgi en doğru bilgi olursa, kendini yenileyemez, kendini aşamaz ve ilerleyemez.
Bilimle ilgili diğer bir yanlışlık da onun her zaman var olan bir bilgi olduğunun sanılmasıdır. Bilimsel bilgi insan tarafından üretilen bir bilgidir. Bunun anlamı, üretilmediği zaman bulunmamasıdır.
Insanın alet yapabilmesi uzun zaman insanın ayırt edici bir özelliği olarak görülmüştür. Ancak Çin'de bir maymunun bir çubuğu alıp, balık avlama aracına dönüştürmesi ile bu düşünce yıkılmıştır. Anlaşılmıştır ki, hayvanlar da işlerine yarayacak aletleri yapabilmektedirler.
Bu dönemin sonunda çocuk bir şeyi arzu eder ve ona yönelik davranışta bulunur. Başlangıçta istemsiz kas hareketlerinden oluşan hareketler, bu dönemin sonunda belli bir amaca yönelir. Bilindiği gibi, ilk üç ayda bebeğin gülümsemesi istemsiz kas hareketidir, yoksa bebek etrafındaki kişilere gülmez, çünkü onların farkında değildir. Hatta bu yüzden "bebeklere meleklerin göründüğü" söylenir çünkü bizim göremediğimiz ve anlayamadığımız bir şeylere veya birilerine gülümsüyor gibidirler. Bu dönemin sonunda amaçlı ve bilinçli gülme ve iletişim gerçekleşir.