Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esirciler Hanı

Rıza Zelyut

En Eski Esirciler Hanı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Esirciler Hanı sözleri ve alıntılarını, en eski Esirciler Hanı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eh, aşk dedikleri de budur işte... Sen Mecnun olacaksın ki o da Leyla makamına gelsin...
Sayfa 236Kitabı okudu
"Suyun Canı Vardır!"
Su ve ağaç... Dünyanın en güzeli ve en kutsalı bunlar değil miydi? Su ve ağaç üzerine şehzadelik döneminde neler duymamıştı ki... Atalar, babalar demezler miydi "Suyun canı vardır" diye... Bununla ilgili çarpıcı hikâyeler anlatmazlar mıydı? Suyu kirletmenin günah olduğunu... Saygı gösterilmeyen suyun küsüp başka yere gideceğini... Kendi sultan dedeleri de tarih boyunca suyun canından güç almak çabasında olmamışlar mıydı? O yüzden Haremin her odasına bir çeşme koydurmamışlar mıydı? Kendisi de bunu böyle bilmiyor muydu? Tarrah Kapıdağlı'dan bu resmi isterken aslında ağaçtaki ve sudaki o gücü, o ulu ruhu istemiyor muydu?
Sayfa 14 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
İşe din üzerinden başlayanlardan korkulur..
Sayfa 68 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Ey Sultan Selim, her şeyi de kendine dert etme. Bak, bütün payitaht keyfine bakıyor; sen de şu fani dünyanın tadını çıkart.."
Sayfa 71 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Efendi sus, ağzından çıkanı kulağın duysun! Sarayı ağzına alırsan vallahi ağzına kurşun dökerler." "Haklısın da işte gönül dayanamıyor. Buralarda keyfler yerinde de Anadolu'dan gelen haberleri duyan var mı? Halk ot kökü, ağaç kabuğu yiyerek ayakta durmaya çalışıyormuş." "Yürü efendi, yürü! Bu halka bir şey olmaz. Aç kaldıkça daha çok bağlanır Sultana..."
Sayfa 73 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
O ataları da bunlara, "Her ağaçta bir can vardır; ağaç kesen o ağaçta yaşayan ruhun celladı olur! Sakın balta vurmayın!" diyerek ağaç kesmeyi yasak eylemiş.
Sayfa 87 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Lakin içinde ansızın doğan bu garip duygulara fazla yüz vermedi Bektaş. O kendi işine bakmalıydı. Öyle ya, her balık kendi denizinde yüzmeliydi... Şu Kadın Pazarı'ndan cariye almak nereydi, Bektaş nere?
Sayfa 105 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
İtin kapmazı, atın tepmezi, fakirin çalmazı olmaz. Dikkatli olasın!
Sayfa 120 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Bu sırada da dellalbaşı mezad duyurusunu yapmaya başladı. Hanın üç kapısından giren alıcılar, pazar taşının çevresinde daireler oluşturmuşlardı. Handan kadın ve erkek bekçilerin eşliğinde buraya pazarlanacak esirler getiriliyorlardı. Bektaş, uzaktan bakıp kendi kendisine yine, "Tıpkı mal pazarında inek, öküz, at pazarlar gibi..." diye söylendi. Birden yere tükürdü; sinirlenmişti: "Tüh be; bir Müslümana gitse yanmazdım. Elin gâvuruna götürmüşler kızı. Hem bu nasıl olur? Buradaki gayrimüslimler esir sahibi olamazken dışarıdan gelen birisi ne hakla?.. Selim Han, bizi dünyaya rezil etmiyor mu? Buna razı olan devletin de kanunun da!..
Sayfa 125 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Bektaş, durakladı: "Efendi hazretleri, kızın kime yollandığını biliyor musunuz?" Mustafa Efendi kaşlarını kaldırıp merakla baktı. Bektaş devam etti: "Bu kızı Françe elçisi Sebastiyani'ye götürmüşler..." Mustafa Efendi ayağa fırladı: "Bana bak deli kavat! Sen ne diyorsun? Şimdi seni falakaya yıktırır sonra da Baba Cafer'e tıktırırım. Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?" "Kethüda efendimiz, bana kızmayın. Yapan eden ben değilim. Burada böyle işler çevriliyor. Deneme diyorlar bu işe... Elin gavuru biraz kullanıp beğenmedim diye geri yollayacak: sahibine de yüklüce para verecek; cariye daha sonra da başka birisine satılacak..."
Sayfa 130 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.