Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esirciler Hanı

Rıza Zelyut

En Eski Esirciler Hanı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Esirciler Hanı sözleri ve alıntılarını, en eski Esirciler Hanı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rahmetli babası bu işi çok sık anlatırdı; anlatırdı ki Bektaş öğrensin, iman etsin: "Evlat, insan ölmez, don değiştirir. Kalıp kalır, toprağa girer. Can ise hüma kuşu gibi göklere uçar. Sonra bir madende gizlenir. Maden toprağa karışır gider, bitkide canlanır. Bitkiyi yer bir hayvan, oradan da başka bir vücuda geçmiş olur. Âdemoğlu hayvandan yer, ruh oradan insana ulaşır; bir damlacık meni içinde yeniden vücut bulur. Böyle bir daire içinde döner dururuz. Yüz yıl mı yüz kere bin yıl mı bilemem ama böyledir işte. Belki ben daha önceki hayatımda bir boğa idim. Onun öncesinde de atamız olan meşe idim belki..."
Sayfa 151 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
İğrenç!
Sonra kendi kendisine kızdı: "Ocaklı yapıyor da saraylı yapmıyor mu? Onların da tabur tabur çalıştırdıkları oğlanlar yok mu? Dışarıdakiler civelek buluyorsa zengin takımı da esir pazarından oğlan alıp selamlığa tıkmıyor muydu? Şu şerbethanede bulunanların elinde fırsat olsa o civelekle o odada yalnız kalmak istemezler miydi?"
Sayfa 158 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bir tek sözcüğünü dahi anlamadan defalarca hatim yapmak mesela.. :))
Mehlika ağzı ekmekle dolu olduğu halde sordu: "Peki ne diyor bu bismilla?" "Vallahi onu ben de bilmiyorum..." "Bunlar biliyor mu?" "Nereden bilsinler, bunlar da senin gibi dışarıdan getirilen kölelerdi..." "İyi de anlamını bilmeden niçin söylerler?" "Bu Müslümanlar böyledir. Bilmeleri gerekmez, inanırlar, yeter onlara." "Çok garip! Bilmeden inanmak..."
Sayfa 218 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Canım Devlet-i Âliyye'nin varlığını devam ettiren ulu kişiler Hareminde huri besliyor ise selamlığında da gılman besliyor. Senin de gulamın vardır birkaç tane..." "Elbette vardır, başka türlü işler nasıl görülecek?" "Peki güzel mi bari bu oğlanlar?.." "Alınca güzelini alacaksın, güzele bakmak sevabdır..." "Çok doğru dedin. Bak seninle şimdi anlaştık. Ben kadının güzelini severim, sen ise oğlanın demek ki..." Şeytan Emin şaşırdı. Kendisini biraz kaybederek bağırdı: "Aman Kadı Efendi, nereden çıkardınız?" "Canım telaşlanma! Galata Kadısı olup da bir karı ile idare eden insana kim olsa benim gözümle bakar; bir. Sonra sade sen mi? Şu Mülk-i Osmani'de parası pulu olup da gulamı olmayan kim var Allah aşkına! Ulu Tanrı düzeni böyle kurmuş. Bazı kuşlar bazı kuşlara av olur. O güzeller de bizlere av olsun diye halk edilmişlerdir?
Sayfa 198 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Bu sırada yanlarına sokulan bir iki kişiyi uşaklar ellerindeki sopalarla dürterek uzaklaştırdılar. Muratzade, homurtuları duymazdan geldi. Halka karşı İstanbul Kadısının uyguladığı bu sert tutum, Şeytan Emin'i şaşırtmıştı. Bunu Muratzade anlamış olacak ki sebebini çok hafif bir sesle açıkladı adama: "Bu avam takımına fazla yüz vermeyeceksin, yoksa seni de avamlaştırırlar. Bunlara ne kadar vurursan, kıymetin o kadar artar. Buralarda çok olan Rumlar yine söz dinler de şu çulsuz Türkler yok mu; eskiden beri serkeştirler. Sırtından sopayı çek, gelir senin sırtında sopa kırarlar. O yüzden böyle yaparım.
Sayfa 184 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Bak, bu kırların yabanları olan o çulsuz Türkleri sevmem amma dedelerine hak veriyorum. Kendisi de şarab içtiğini kabul etmişti. Babam, bu uzun sakallı dede ile çok tartışmış amma onca bilgisine karşın bu cahil Türk'ü bastıramamıştı. Çünkü adam Kitab-ı Azimüşşan'dan bir dolu ayet aktarıyor, 'Bak müfti efendi Kuran'ın burada sözünü ettiği, bizim içtiğimiz şarabdır!' diyordu. 'Şarabın, kitaptaki tarifine, sıfatlarına bak; niçin yollandığını önceki ve sonraki ayetlerden bul; anlatılanın benim içtiğim şarap olduğunu anlarsınız' diyordu.
Sayfa 188 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bektaş kendi kendine, "Atana yakışır gibi davran!" dedi.. "Bir karanlığa doğru gidiyorsun amma özünü bozma. Erenler er geç sana el uzatırlar."
Sayfa 267 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
O karanlıkta öyle bir umutsuzluğa kapılmıştı ki kendisini nasıl yok edeceğini düşünmeye bile başlamıştı. Doğru dürüst göremediğini anlayınca gözlerini yumdu; sonra toplanıp yeniden sırtını duvara dayadı. Bu umutsuzlukta, dayanacağı bir dal olmalı değil miydi?
Sayfa 271 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
18 öğeden 11 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.