İnsana çoğu şeyi sorgulatan, daha kafasındaki sorulara cevap veremeden yeni soruların beyne batan kıymıkları arasında bırakan bir eser. Sokrates Euthyphron'a birçok, delice, sorgucu, ilginç, mantıklı, bazen anlaşılması zor, bazen okunması zor olan sorular soruyor. "Her şeye de bir cevabı var" tabirine en uygun durumlardan biri de budur bence. Euthyphron ile Sokrates'in yolda karşılaşması üzerine yürüyen münakaşa (belki de sohbet?) nerelere kadar varıyor... Soru-cevap şeklinde ilerleyen diyaloglardan oluşan üstelik de ince olan bu kitabı okumak normalde kolay görünüyor öyle değil mi? Ama hayır. Sokrates'in sorduğu sorular, gerçekten anlaşılması zor, insanı düşünmeye iten, "aaa evet doğru ya, hiç de düşünememişim" dedirten cümleler. Genelde bu şekildeki ince kitaplar bizi yanıltır. Bazen çok kalın kitapların anlatmak istediklerini tek cümlede ve daha iyi anlatıyorlar. "İnce kitaptır bu çerezliktir" deyip geçmek doğru değildir. Zira çoklu bakış açısı gerektiriyor. Yani bir noktadan bakan insanlar "yahu bu adam ne zırvalıyor böyle?" diyebilir.
Demem o ki, ince kitapları küçümsemeyin, her gördüğünüz ince kitaba "kolay okunur bu" demeyin, bazen bir cümlede dahi hayatınız değişebiliyor bunu unutmayın...