Toplumun iki büyük sınıfı arasındaki mücadele zorunlu olarak politik bir mücadele durumunu alır. Orta (ya da kapitalist) sınıfla toprak sahibi aristokresi arasındaki savas nasıl politik mücadele durumunu almışsa. aynı kapitalistlerle işci sınıfı arasındaki mücadele de bu durumu olacaktır. Sınıfın sınıfa karşı her mücadelesinde uğruna mücadele edilen bir sonraki hedef siyasi iktidardır. Egemen sınıf siyasi üstünlüğünü, diğer deyişle kanun yapıcı organdaki çoğunluğunu savunur. Egemenlik altındaki sınıf ise önce iktidardan pay almak, daha sonra da kendi çıkar ve gerekleri doğrultusunda mevcut kanunları değiştirebilmek üzere bu iktidarın tümünü almak icin savaşır.
Din-dışı eleştirinin temelini şu oluşturuyor: insanı yapan din değil, dini yapan insandır. Yani din, henüz kendine erişmemiş ya da kendini çoktan yitirmiş bulunan insanın özbilinci ve özduygusudur.
Bütün bu çelişkileri içinde taşıyan ve kendisi de aile içindeki doğal işbölümünde ve toplumun ayrı ayrı ve birbirine karşıt ailelere ayrılışında yatan bu işbölümü, aynı zamanda, işin ve ürünlerinin üleştirilmesini, aslında nicel bakımdan olduğu kadar, nitel bakımdan da eşit olmayan dağılımını içerir; şu halde, ilk biçimi, tohumu, kadının ve çocukların erkeğin kölesi oldukları aile içinde bulunan mülkiyeti içerir. Aile içindeki, elbet henüz çok ilkel ve gizli olan kölelik ilk mülkiyettir ki bu mülkiyet, ayrıca modern iktisatçılarin tanımlamasına mükemmel bir biçimde uymaktadır, bu tanımlamaya göre mülkiyet, başkasının emek-gücünden serbestçe yararlanma yetkisidir. Kaldı ki, işbölümü ve özel mülkiyet özdeş deyimlerdir.