Başkasına rüyasını anlatmayı denemiş olan herkes, rüyanın canlı anısıyla, onu ifade etmek için bulabildiğimiz tek şey olan yavan, yoksullaşmış sözcükler arasındaki müthiş uçurumu, nitel kıyaslanamazlığı ölçebilecek bir konumdadır.
Yaşantıları sürekli olarak kültürün düzenine uydurmaya, akıcılaştırmaya, bastırmaya yönelen özne sonunda yaşantılanan gerçek deneyimle köklü bir ayrılık konumuna varır.
Özet olarak: Kişi kendini tanımlamaya çalıştıkça kendine yabancılaşır.
Lacan'a göre insanın simgesel düzene kendini bir gösterenle temsil ederek girmesi yaşantılanan içsel deneyimle onu temsil eden gösterenler zinciri arasında, yaşam sürecinin her aşamasında, her yeni kültürel kimlik ve konum kazanma aşamasında giderek büyüyen bir kopukluk oluşturur.