Din mâlumunuz olduğu üzere, kitlelerin afyonudur. Ahiret ve ilâhi adalet yoktur. Ölen öldüğü ile kalır. İnsanlar bu hakikatin farkında olsalardı asayiş kalmazdı, kaos çıkardı. Din, beşeriyetin idare edilebilir olması için elzemdir.
Çoğunun ağzına bir parmak bal çalmıştır, yol. Yolculuk bu yüzden sürdürülür. O bala bir kez daha, bir kezcik daha ulaşabilmek umuduyla. Bal, oysa yoktur. Ağızdaki tat yalnızca geçici bir yanılsamadır.
Binin yarısı beş yüz, o da bizde yok! Sıfırı da tükettik. Ama hep böyle olmaz mı zaten? Evdeki hesap çarşıya uymaz; atılan temeller öksüz kalır; durup dururken kafaya düşüverir saksı.
Yalvaran gözlerle çevrenize bakıyor ve haykırıyorsunuz: Hey kardeşim, düştüm, yaralıyım, bana yardım et! Ama size kimse yardım etmiyor, sesinizi duyuramıyorsunuz, umursamadan belki farkınıza bile varmadan önünüzden geçip gidiyor herkes.
Yatak odamın ana rahmini andıran loşluğu, yorganımın sarmalayıcı sıcaklığı ve yastığımın sevecen yumuşaklığı beni her şeye karşı koruyacak güvenli bir kabuktu.
Siz de görmediğinizi farz edin, olsun bitsin! Çevrenizdeki her şeyi görmek zorunda mısınız sanki! Zaten işler hep sizin gibi "Doğrucu Davut'lar" yüzünden çıkmaza giriyor.