İnsan her zaman sırtında geçmişiyle gezer. Geçmişi, ne yaparsa yapsın, silinmez, değişmez, yakasını bırakmaz, onunla birlikte yaşar ve her gittiği yere de peşinden gelir. Bu yüzden en güzeli ona arka dönmek değil, onunla açıkça yüzleşmektir.
Zaten insana düşmanları değil, dostları ihanet ederdi, öyle değil mi? Belki Bihter bu yüzden ciddiyeti bu kadar çok seviyordu. İnsanlarla arasına koyduğu mesafe onu incinmekten koruyan zırhıydı.
Attığım her adımda gençliğimin omuzlarıma bir yük gibi bindiğini iliklerimde duymaktaydım.
Bu yükü götürüp götüremeyeceğim ise kimsenin umurunda değildi. Oysa hayat şeddeli bir tokat gibi yüzümde patlayıp duruyordu sanki .