Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Göçmüş Kediler Bahçesi

Bilge Karasu

En Eski Göçmüş Kediler Bahçesi Gönderileri

En Eski Göçmüş Kediler Bahçesi kitaplarını, en eski Göçmüş Kediler Bahçesi sözleri ve alıntılarını, en eski Göçmüş Kediler Bahçesi yazarlarını, en eski Göçmüş Kediler Bahçesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
230 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Kitaptaki her bir öykü mükemmel; ama gerçekten de "Usta Beni Öldürsen e!" aklınızdan hiç çıkmayacak.
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 20171,188 okunma
230 syf.
·
Puan vermedi
o vakitler bilinç akışı tekniği ile yazılan böyle bir kitap beni hiç de içine çekmemişti. tekrar okumam gerek.
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 20171,188 okunma
Reklam
230 syf.
7/10 puan verdi
Büyülü bir kitap özellikle sekizinci masal "Bizim Denizimiz" çok etkileyici.
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 20171,188 okunma
230 syf.
7/10 puan verdi
13 parçaya bölünmüş Göçmüş Kediler Bahçesi diğer öykülerin arasına yerleştirilmiş, öykülerin çoğunda iki şekilde anlatım mevcuttur. Yazar bu kitaba iyi kafa yormuş herhalde, burada öyküler arasında teknik bağlantılar var galiba. Bu tekniği çözecek bir donanıma sahip değilim ama bence bir teknik kesinlikle var. Okuyucunun da okurken biraz kafa yorması gerekir. Benim okuduğum ilk kitabı idi. Benim zamana ihtiyacım var, sizi bilmemem ama değişik bir şeydi. Hani kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibi. Bu ne demek şimdi? Öyle bir şey işte. Yeni bitirdim kitabı.
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 20171,188 okunma
Gitti, kendini tanıttı; genç yöneticinin güzel yüzünde, şaşırmanın yavaş yavaş dayanılmaz bir şaşkınlığa, ne yapacağını bimezliğe dönüşmesini ilgiyle seyretti.
İnsan soyuna soyuna deriye varır, onura öz saygısına varır. Bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmağı değer bellediğinde, ölmesini bilir.
Reklam
Artık kışlak, konar kalkar köylerde kışlamadığı, kat kat yünler, postlar giyinip at sırtında uyumadığı için, bir zamanların göçebesi, içilecek suyun ardında değildi artık; yıkanılacak, çimilecek, bakılacak suyun tadına varmıştı. Şimdi aradığı, göze değil, pınar değil, çeşmeydi, hamamdı, ırmaktı, denizdi.
Her gösteriden önce mahallede kapı altlarından attıkları, kahvelere, kıraathanelere bıraktıkları, sokaklarda dağıttıkları el ilanlarının birer örneğini, her gece eve döndükten sonra özenle özel sandığına yerleştiren ustası, bir gece artık yetiştin, usta cambaz oldun, bu işi sana bırakıyorum, dediğinde, bu sözlerin gönül okşayıcılığını bir yana iterek, bunlar da anı değil mi sanki usta, diye soracak olmuştu da, ustası kükremiş, yetişememişsin daha, diyerek onu bir sıkı paylamıştı. Bunlar anı değil, ipimizden artakalacak tek im; yaşayışımız, yaşadığımız, yaşantılarımız düpedüz, demişti. Her günle, her gösteriyle sırtımıza biraz daha binen ölümün yükü, bu sandığı artık kaldırıp taşıyamadığımız gün, tamam olacak, bizi çökertecektir, bunu iyi bil; bunlarda sen varsın, ben varım; yaşadığımızı gösterecek, başkasına olsun, bize olsun, gösterecek bir şey var mı elimizde, bu kâğıt yığınından başka?
Denizi öylesine severdi. Gider çakıllara uzanır, denizin yüzünde gerinir, sularda kulaç atar, kumlarda yatardı sere serpe. Yaşamak demek, yazsa denize gitmek, kışsa deniz aylarını beklemekti ona göre.
Bu kentte, sokakta gezen herkes şemsiye kullandığı için, dışarıdayken de şemsiyeler hiç kapanmadığı için, ana caddelerde adam boyunda bir dalgalı örtü gerilmiş gibi olurdu yerle gök arasında.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.