Ceylan, orduda görevli babasi ve annesiyle huzurla, sevgiyle aile ortaminda buyur. İgdir'dan, once İstanbul'a sonra Bursa'ya tayinleri sebebiyle tasinirlar. Babasini kaybetmis, anneside hastalikla bogusurken teyzesinin akrabasi Huseyin ile evlenme karari alir ve evlenir. Hamileyken annesini kaybeder. Annesinden kalan sandigi evin bir kosesine koyar ve bir gun sandigi acar ve icirisinde babasinin gunlugunu bulur.
Ahhh iste olaylar bundan sonra okuyucuyu sinir ederek hop oturtup hop kaldirtiyor.
Gercekler acida olsa mutlaka ortaya cikar degil mi? Hepimiz karsilasmisizdir. Bu hayatta gizli bir sey kalmaz.
Peki Ceylan'in gercekleri nelerdi?
Ceylan'in ailesi neler saklamisti?
Kizi dogmus adini Gül koymus ciftimizi neler bekliyor acaba?
Toreler, kadınların para karsiligi satilmasi, evlatlarindan kopartilmasi.... Ahhh ahhh o analar
Bir anne olarak gozlerimin yasindan okuyamayip kizima sarilip kokladim. Bu kadar duygu yuklu bir eser olacagini dogrusu beklemeyen ben kitabin hele sonlarina dogru Ceylan'i İgdir'dan siyirip alip Ankara'ya biricik kizi Gul'unun yanina koymayi ne kadar istedim bilemezsiniz.
Yazarimizin sordugu "Umut biterse hayat biter mi?" sorusunun cevabi iste bu eserde.
Kadinlarimizin erkek egemenliginde, erkeklerin hukum surdugu cografyada, yasadigi zorluklarla karsilastiklari eziyetlere, iskencelere hangi ana dayanir?
Sizce Ceylan dayanabildi mi?
Bir anadan evladini ayiran zihniyetin hic bir gecerli aciklamasinin olmadigini bir kez daha anlatan bir eser. Hangi vicdan, hangi insan acaba bunu bir anneye yapabilir? Karsiligi ne olursa olsun lanet gelsin bu zihniyete kokleri kurusun....!