Gülüşün ve Unutuşun Kitabı

Milan Kundera

En Eski Gülüşün ve Unutuşun Kitabı Gönderileri

En Eski Gülüşün ve Unutuşun Kitabı kitaplarını, en eski Gülüşün ve Unutuşun Kitabı sözleri ve alıntılarını, en eski Gülüşün ve Unutuşun Kitabı yazarlarını, en eski Gülüşün ve Unutuşun Kitabı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazıları bir anaforda döne döne ölüp gider, bazıları da bir çağlayandan düşerek ezilirler. İşte böyleleri (ki ben de onlardan biriyim), içlerinde her zaman yitirilen halkanın gizli özlemini saklarlar, çünkü bizler her şeyin bir çember biçiminde döndüğü bir evrenin sakinleriyiz.
“Biliyorsunuz, roman bir insan hayalinin ürünüdür. Başkasını tanıyabilme hayali. Ama birbirimiz hakkında ne biliyoruz? Yapılacak bütün şey, insanın kendi hakkında bir rapor hazırlamasıdır... gerisi yalandır.”
Reklam
"Daha James Joyce'den beri, yaşamımızın en büyük serüveninin serüvensizlik olduğunu biliyoruz. Truva'da savaşmış olan Ulysse, denizleri dolaşarak evine döndü. Gemisini kendisi kullanıyordu ve her adada bir metresi vardı. Hayır, bizim yaşamımız bu değil, Homeros'un Odisseus'u kendi içine taşınmıştır. Kendi içinde özümlenmiştir. Adalar, denizler ... bütün bunlar, bugün kendi iç varlığımızın sesinden başka bir şey değildir."
...yazı hastalığının dayanılmaz çeşitliliği, bana bütün insanların, istisnasız, içlerinde yazarlık kaderini taşımakta olduklarını göstermistir. İnsanoğullarının tümü sokağa inip: Biz hepimiz yazarız! diye çağırabilirler ve buna hakları vardır. Çünkü herkes ilgisiz bir evren içinde görülüp işitilmeden yok olup gideceği düşüncesiyle acı çekmektedir. Bu yüzden, daha vakit varken, kendisini sözcüklerden oluşan bir evrene dönüştürmek ister.Ve bir gün (yakın gelecekte) bütün insanlar birer yazar olarak uyandıklarında, evrensel anlaşmazlık ve sağırlığın günü gelmiş olacaktır.
"Bir halkı ortadan kaldırmak için, belleğini yok etmekle işe başlanır," diyordu Hübl. Kitaplarını, kültürlerini, tarihlerini yok ederler. Bir başkası onlara başka kitaplar yazar, bir başka kültür verir, bir başka, tarih uydurur. Ve böylece halk, yavaş yavaş ne olduğunu, daha önce ne olmuş olduğunu unutmaya başlar. Çevresindeki dünya da onu daha çabuk unutur."
Erkeğin bakısı sık sık anlatılmıştır. Denildiğine göre, bakışlarını soğuk bir biçimde kadına çevirir, sanki onu ölçmekte, tartmakta, seçmekte, başka deyimle onu bir eşya haline dönüştürmektedir. Kadının bu bakış karsısında hepten silahsız olmadığı ise daha az bilinen bir şeydir. Onun bir eşya haline dönüştüğü doğruysa, o da erkeğe bir eşya gözüyle bakmaktadır. Sanki çekicin gözleri varmış da kendisini çivi çakmak için kullanan demirciyi sabit bakışlarla gözetliyormuş gibi. Demirci çekicin kötü bakışlarını görür, kendine güvenini yitirir ve çekici parmağına indirir.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.