Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1

Tomris Uyar

Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1 Gönderileri

Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1 kitaplarını, Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1 sözleri ve alıntılarını, Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1 yazarlarını, Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Turizm, kendi ülkelerinde katolik, tutucu olanların başka ülkelerde orospuca davranmalarını sağlamak mı demektir? Kendi öz halkını incitmek pahasına?
Pazar
Pazar sabahları, hele hava güneşliyse, anlatılmaz bir din­ginlikle başlar. Özellikle kentin kargaşasından uzak kırlık böl­gelerde. Sokaklar sessizdir, gündelik gürültüler geç saatlere ka­dar erişmez. Neden sonra, öğleye doğru, Pazarın o büyük kıs­tırılmışlık duygusu bastırır, çevremizdeki ılık koza yavaş yavaş dar gelmeye başlar. Üstelik dışardan çığırtkan bir kalabalık, ka­pımıza yüklenmektedir sanki. Bu yüzden Pazarları, gazetelerin sürümü artar; her eve, ek­ler, mizah dergileri alınır fazladan. Her çaba, o ilk tekbaşınalığı uzatabilmek içindir.
Reklam
Suyun içinde sallanır gibi geçirdim geceyi. Dışarda istasyonların sesle­ri, yol kıyısındaki evlerin ışıkları, sabaha doğru görünüp görü­nüp kaybolan deniz parçaları, bahçeler; çarşafların temizliği, serinliği... Kimi zaman küçük ayrıntılar birleşip yeni bir tat oluşturuyorlar, daha önce bilmediğiniz bir tat. Mutluluk dedik­leri bu kadar mı acaba? Bu kadarsa da yeter, yalnız sınırları bi­ linmeli. Boğaz Köprüsü, arabayla geçerken, güzelliğiyle çarptı. Bir düş bağlantısı gibi incecik, kırılgan. Gereksizliği, lüksü, uğruna verilen savaş bile unutulabiliyor. Biraz daha 'az güzel' olsaydı, böylesine kin duymazdım!
Buralardan ayrılacağımın hüznü çöktü içime. Çün­kü düzen kaygısı yetmiyor, düzensizlik tutkusundan kurtula­mıyorum ki. İkisi elele, başat gidiyor.
Dönüşte, yollar kalabalıktı. Pazar gününün kaçınılmaz biti­minde evlerine dönmek zorunda olanlar. Gün boyunca hava­lanmamış, ev kokmayan evler: yenilenmemiş eşya, unutulan ekmek-kıyma, dolaba sığmayan bir şişe, yemek pişirme telaşı; ufak sürtüşmelerden çıkan kırıcı tartışmalar; hafta başına hazırlanmanın umutsuzluğu; çanta yapan, boyuna azarlanan çocuk­lar; konuşacak şeyleri kalmamış, Pazar gününde bile umduğu­nu bulamamış karı-kocalar ve hepsinin üstünde uzlaştırıcı, ser­semletici televizyon.
Günlerimi serseri bir mayın gibi oraya buraya çarparak harcıyorum. Yunus'un deyimiyle "dopdolu yay içinde". Boyu­na öykü üstüne kafa yorarak, neler yapılabileceğini düşünerek. Sürekli bir "talepsiz arz"ı yaşayarak.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.