Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğu ve Batı'dan Portreler 1

Güneşimin Önünden Çekil

A. Ali Ural

Güneşimin Önünden Çekil Gönderileri

Güneşimin Önünden Çekil kitaplarını, Güneşimin Önünden Çekil sözleri ve alıntılarını, Güneşimin Önünden Çekil yazarlarını, Güneşimin Önünden Çekil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün gökyüzü ne kadar kalabalık!
Sayfa 172
İnsan dünyanın idaresini kuvvete, genel kanaate ve geleneklere mi dayandıracaktır? Oysa kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir."
Sayfa 171 - Pascal
Reklam
Pascal otuz dokuz yaşında vefat ettiğinde elbisesinin içine dikilmiş bir kâğıt bulundu. Kâğıtta şu cümle yazıyordu: "Filozofların ve bilginlerin bulduğu Tanrı'yı değil, Peygamberlerin bildirdiği Tanrı'yı istiyorum."
Sayfa 171
Pascal yalnız aklın kanatlarıyla uçmaya çalışırken yeterince yükselemediğini fark ediyor ve "Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiçbir zaman anlayamaz," diyerek rotasını kalbine çeviriyor. Gerçeğin, matematiğin kanıtlamış olduklarından ibaret olmadığını düşünmeye başlayan Pascal, "Gerçek sanıp öğrendiğimiz bilgilerin arkasında yeni bilinmezler uçurumu vardır," diyerek Allah'ın yalnız akılla algılanamayacağını, bunun için gönlün kendi bilgisine ihtiyaç olduğu- nu vurguluyor. Ona göre insanın üç türlü bilgisi vardır: Gelenek, akıl ve ilham. Gelenek halkın alışkanlıklarıdır; daima yanıltırlar. Akıl sınırlıdır; sonu olan bir ölçü- dür. Onunla sonsuz bir âlemi olduğu gibi tanımamız imkânsızdır. İlham ise Allah'ın lütfudur. Kalbe iner. Hakikat bilgisidir. İman denilen bu bilgi, aşkla elde edilen bilgidir.
Sayfa 170
Sebeplerin varacağı son noktanın ötesinde çok şey vardır. İnsan arzu ve isteklerle doludur ve ancak bunları eksiksiz verebilecek olana susamıştır. Biz gerçekleri sadece sebeplerle değil, kalple de bulmalıyız."
Sayfa 170 - Pascal
Öyle bir öze ihtiyaç vardı ki her şeyi kendine çeksin ve meczetsin. Öyle bir tutkal gerekiyordu ki bütün parçalar birleşsin.
Reklam
Çok düşünür,az yazar ve gerektiği kadar konuşurlardı.
Ve hayret ettiler Hafız Osman'ın vavını almak istemeyen kayıkçıya. Olacak ya, üzerinde para yok o gün. Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçiyor. "Bir vav yazayım sana evladım!" diyor kayıkçıya. Kayıkçı yüzünü buruşturarak alıyor vav'ı, ta ki yolu Bedesten'e düşene kadar. Avuç dolusu para sayıyorlar kayıkçıya o vav için. Ve bir gün tekrar biniyor kayığa usta. Kayıkçı bir vav daha istiyor. Hafız Osman reddediyor onu, "O vav her zaman yazılmaz," diyerek.
Sayfa 154
"Yine zevrak-ı derûnüm kırılıp kenâre düştü"
Sayfa 148
Yirmi sekiz yaşında bir duvar örülmeye başladı önüne Beethoven'ın. Yükseldikçe korkutan bir duvar. Sağırlık duvarıydı bu işitmesine set vuran. Duyamayan bir müzisyen... Saklasa da bir süre gerçeği, sonunda itiraf etti kalemi: "Biri flüt çalarken veya şarkı söylerken onu duyamamam ne büyük acı. Bu intihar fikrine götürüyor beni!" Otuz yaşında sanatının zirvesinde önüne iki yol çıktı Beethoven'ın. O hayatı seçti. Ve duymadan, beyninde besteler yapmaya başladı. Oyle besteler yaptı ki kulak ağrılarını, çınlama ve uğultuları bastırdı, Shakespeare'in ilahî dilini, müzikte yakaladı. Mozart ve Haydn'ın etkilerini üzerinden atıp yepyeni bir çığır açtı. Ölmeden iki sene önce Türk tarihi ve sanatına me rak salan Beethoven, çalışmakta olduğu bir eseri için "Senfoninin sonu, Türk musikisi ve teganni korosu ile bitecek," diyordu.
Sayfa 146
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.