"Doğru yerde başlar ve doğru yerde son bulur her şey."
Bitmesini istemediğim, kitabın son sayfasında üzülerek ayrıldığım ender kitaplardan oldu Alamut'a Dönüş. Bitirdikten sonra bile şöyle bir gezindim kenarını kıvırdığım sayfalarda.
Baş kahraman olarak Hasan Sabbah'ı beklerken Adrian ve Orlando adında, vücutları ayrı ruhları bir, saray efradından bir ikizle başladım Alamut yolculuğuma. Okyanusları, nehirleri aştım, Dağın Yaşlısının- Hasan Sabbah'ın yıllarca içinden çıkmadığı Alamut kalesine kartal sesleri eşliğinde vardım. Kalenin fedailerini duymuşsunuzdur. Her koşulda gözlerini bile kırpmadan kendilerini komutanlarının korunmasına adayan fedailer... Kimisi bu fedailerin esrarla burada tutulduğunu (fedailere Assain /Haşhaşiler denmesinin sebebini esrar kullanmalarına bağlarlar); kimisi de kalede temsili bir Cennetin olduğunu ve içerisindeki hurilerin fedailere her türlü tutkuyu yaşattığını, bu sebeple buraya bu kadar bağlı olduklarını söyler. Sayfalarca cinselliğin İslam'daki yerinden, cennetteki , beklediğimiz bilinmeyen güzelliklerden, zinadan ve hadımlaştırılmış harem ağalarından bahsetmesi de bundan sebepti.
Hadislerle, ayet ve surelerle zenginleştirilmiş öğretiler ve farklı dinlerdeki farklı görüş açıları bakımından çok yönlüydü ayrıca. Çok fazla spoiler vermemek adına detaya girmiyorum ama en sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı.
Keyifli okumalar:)