"Kimi gün söz konuşur, hâl başka söyler" demişti Abdülhamit... Şimdi bambaşka vaziyet vardı. Abdülhamit'in sözünü mırıldanarak ama gözleri yaşlı olarak tamamladı Sami Bey: "Kimi gün hâl konuşur; dil, söyleyecek söz bulamaz!"
İstanbul, gündüz işlenen günahları örten kapkara gecenin koynunda gâh mışıl mışıl gâh horultuyla uyuyordu. İkindiden beri durmaksızın uğuldayan, sahilde ikamet edenlere yatsı vaktine kadar la havle çektiren lodosun huysuzluğu dinmiş, rüzgar bu kez ahâliye masal okuyan yaşlı bir nine gibi sakinleşmişti.