Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayvan Özgürleşmesi

Peter Singer

En Eski Hayvan Özgürleşmesi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Hayvan Özgürleşmesi sözleri ve alıntılarını, en eski Hayvan Özgürleşmesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her durumda, "Önce insanlar gelir" düşüncesi, genellikle insanlar için de insan dışı hayvanlar için de hiçbir şey yapmamak için mazeret olarak öne sürülüyor, yoksa bu önerme birbiriyle uyuşmaz alternatifler arasında bir seçim yapma zorunluluğundan kaynaklanmıyor. Gerçekte bu ikisi arasında hiçbir uyuşmazlık yok. Elbette bir insanın zamanı ve enerjisi sınırlıdır ve belli bir dava uğruna aktif olarak çalışmak başka bir davaya ayrılabilecek zamanı azaltır; ama zamanlarını ve enerjilerini insanların sorunlarına adayanların hayvancılık şirketlerinin zalimce yöntemlerle ürettiği ürünleri boykot etmelerini engelleyen hiçbir şey yok. Vegan olmak, hayvan eti yemekten daha çok zaman almaz. Hatta insanlara ve çevreyi korumaya önem verdiğini iddia eden bir insanın sırf bu nedenle bile vegan olması gerekiyor. Böylece ihtiyaç duyan insanları doyurmakta kullanılabilecek tahıl fazlasının oluşmasına, çevre kirliliğinin azaltılmasına, su ve enerji tasarrufuna, ormanların yok edilmesinin yavaşlatılmasına, katkıda bulunabilirler; ayrıca vegan beslenme et yemekten daha ucuz olduğu için, aç insanların doyurulmasına, nüfus kontrolüne ya da en acil olduğunu düşündükleri toplumsal ya da siyasal sorun her ne ise ona daha fazla para ayırabilirler...... ancak vegan olmayan biri "Önce insanların sorunları gelir" derse, onun insanlar için, çiftlik hayvanlarının müsrifçe ve acımasızca somürülmesini desteklemeyi gerekli kılacak ne yaptığını merak ederim.
Steven Wise, Rattling the Cage adlı kitabında şempanzeler gibi düşünebilen, kendi varlığının bilincinde olan hayvanların neden hukukta nesne değil kişi olarak görülmediğini sorar. Hukuktaki kişi kavramının hangi niteliği, zihinsel kapasitelerinden bağımsız olarak Homo Sapiens türünün bütün yaşayan üyelerini bir kişi olarak kabul etmemizi ve yine zihinsel kapasitelerinden bağımsız olarak bütün insan dışı hayvanları dışarıda bırakmamızı gerektirir?
Reklam
İnsansımaymunlar Projesi
İnsansımaymunlar, türler arasında çizilen sınırların keyfiliğini göstermek açısından ideal bir örnektir. Yaş ve zihinsel kapasiteden bağımsız olarak bütün insanların belli temel haklara sahip olduğunu düşünüyorsak, kapasite açısından bazı insanları geride bırakan insansımaymunların da aynı haklara sahip olması gerektiğini nasıl yadsıyabiliriz? İnsansımaymunlar Projesi, ilk kez insan dışı bir türün üyelerini de temel haklara sahip olduğunu düşündüğümüz varlıklar arasına katmamızı sağlayabilirse, insanlar ve diğer türler arasındaki uçurumun kapatılmasını da sağlamış olur. Bu durumda eşit önemsenme ilkesini diğer insan dışı hayvanları da içine alacak şekilde genişletmemiz kolaylaşır.
Muhaliflerini "zenci sevenler" diye karalamaya kalkan ırkçılar dışında hiç kimse, kötü muamele gören azınlıktaki ırklar için eşitlik isteyen birinin bu azınlıkları sevmesi ya da onları hoş veya şirin bulması gerektiğini düşünmez. O halde hayvanların içinde bulunduğu koşulları iyileştirmek için çaba gösteren insanlar hakkında niye böyle bir varsayımda bulunalım?
Hayvanlara zulmedilmesine karşı çıkanları yufka yürekli "hayvanseverler" olarak göstermek, insan dışı hayvanlara nasıl davranmamız gerektiği meselesinin ciddi siyasal ve ahlaksal tartışmalar alanından tamamıyla dışlanmasına yol açtı. Bunu niye yaptığımızı anlamak zor değil. Bu konuyu enine boyuna düşünmeye başlarsak.... jambonlu sandviçleri, kızarmış sığır etlerini, kızarmış tavukları ve ölü hayvanlar olduklarını düşünmek istemediğimiz diğer yiyecekleri yemekte güçlük çekmeye başlayabiliriz.
Özgürleşme hareketlerinden öğrendiğimiz bir şey varsa o da, belli gruplara karşı yaklaşımımızda var olan gizli ön yargıları görmeye zorlanmadığımız sürece bunların farkına varmamızın ne kadar güç olduğudur. Her özgürleşme hareketi ahlaksal ufkumuzun biraz daha genişletilmesini gerekli kılar; eskiden beri doğal ve kaçınılmaz kabul edilen bazı uygulamaların aslında hiçbir şekilde haklı gösterilemeyecek bir ön yargının sonucu olduğu ortaya çıkar.
Reklam
Alışkanlık. Düşünce alışkanlıkları, hayvanların karşılaştığı gaddarlıkları gündeme getirmenin "hayvanseverlere özgü" duygusal şeyler diye bir kenara itilmesine ya da en azından insanların sorunlarıyla karşılaştırıldığımda aklı başında bir insanın zamanını ve dikkatini vermesine değmeyecek kadar önemsiz kaldığının düşünülmesine yol açıyor. Bu da bir ön yargı; bir sorunun boyutunu incelemek için zaman ayırmadığınız sürece o sorunun önemsiz olup olmadığına nasıl karar verebilirsiniz ki?
"Hayvan" terimi, halktan insanların kafasında, istridiye ve şempanze kadar birbirinden uzak iki varlığın aynı kefeye konmasına, şempanzeyle insan arasınaysa büyük bir uçurum yerleştirilmesine yol açar; oysa biz insansımaymunlara istiridyeden çok daha yakınız.
Gıda üretmek için hayvan yetiştirmeyi bırakırsak, insanların tüketebileceği gıda miktarı o kadar artar ki, bu gıdanın düzgün dağıtılması halinde gezegenimizde açlık ve yetersiz beslenme sorunu diye bir şey kalmaz. Hayvan Özgürleşmesi aynı zamanda insanların özgürleşmesidir.
Beslenme uzmanları artık etin vazgeçilmez bir besin olup olmadığımı tartışmıyor, öyle olmadığı konusunda fikir birliğine varmış durumdalar. Uzman olmayan kişilerin hâlâ bu konuda tereddütleri varsa bu tereddütler bilgisizlikten kaynaklanıyor
381 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.