Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kavganın İçinden

İdeolocya ve İhtilal

Salih Mirzabeyoğlu

İdeolocya ve İhtilal Gönderileri

İdeolocya ve İhtilal kitaplarını, İdeolocya ve İhtilal sözleri ve alıntılarını, İdeolocya ve İhtilal yazarlarını, İdeolocya ve İhtilal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nereden ve nasıl geldiklerini bilmeyenler nereye ve nasıl gideceklerini de bilmeyen günün adamlarıdırlar
Çoğu zaman, geçmişin hatırlatılması ve o dönemi tanımayan gençlere hayal ettirilmesi, geleceğin tesbiti kadar önemlidir.
Reklam
Amel, dinimizin baş kelimelerinden biri. Ama bizim dar anlayışımız içinde, belli başlı işlere ait olarak sınırlandırılmış ve gerçekte sınırsız olan delâletinden düşürülmüş... Biz onu hususi olarak, sadece ibadetlerimizde kullanırız. Halbuki, ibadetin de sadece dış ibadetten ibaret olmadığını, ibadetlere bağlı sayısız içtimai vazifeler bulunduğunu ve mücerret bir hamle ruhu yaşamak gerektiğini düşünürsek, o zaman «amel»in geniş mânasını kavrar ve (aksiyon) mefhumunu onda buluruz. «Amel» kelimesinin asli ve esasî güzelliği de bu noktada.» (16)
İnsanda mutlak bilginin olmadığını ve bilmenin varolma isteğimizle ilgili olarak eksikliğimiz den kaynaklandığını hatırlarsak; bu eksikliğin giderilmesi doğrultusundaki davranışlar (faaliyetler), Allah'ın kendisine halife olarak yarattığı insanın (farkında olmayan soylarıyla beraber) halifelik görev ve mesuliyetinin yerine getirilmesi (ya da getirilemeyişi) doğrultusunda, cüzî iradenin kullanılışıdır.
Mutlak Fikir bağlıları için meselenin, onu hayata hâkim kılıp kılmama noktasında değil, değişimin niçinine (ondan sonuçlandırılmış dünya görüşüne) ve nasılına (değişim yollarına) ait cevapta olması gerektiğinden hareketle; «bilmenin», «şuurlanma»nın ve bu doğrultudaki faaliyetlerin ne anlama geldiğinin ve muhteviyatının, tekerlemeden çıkarılarak açıklığa kavuşturulması gerekir.
Yaşamak, temelde varolma isteğine bağlı ve yokluğa karşı çıkmamızla ilgili davranışlarımızın bütünüdür.
Reklam
<Meseleleri» halletme iddiasındayken, «düşünme faaliyeti nedir?»; «aklın bizdeki yeri ve değeri nedir?», «insanın temeldeki varolma isteğiyle ilgili olarak yöneldiği, gayelerin gayesi yolunda, akıl ve. ruh yolunun; o yola nispeti nedir?», «aklâk mı fikri doğurur, fikir mi ahlâkı doğurur?» vs. şeklindeki temel «meseleler>> den habersiz olanlar önce bunları, sonra; ideolocya, sistem, rejim, düzen vs.'yi öğrenecekler, sonra da; «meselelerin» halli etrafında söylenenlere varamadıkları için, şimdi kullandıkları «akıl safsataları» lâfının ne kadar akılsızca olduğunu göreceklerdir. (Dikkat: Akıl safsataları derken ne akılın, ne de safsatanın ne olduğunu biliyorlar. Bu yüzdendir ki, İmam-ı Şâfi Hazretlerinden, İmâm-ı Gazali Hazretlerine kadar hepsini kendi demagojilerine âlet ediyorlar. «Demagoji» yani, işin aslını ve «ruhunu» saptırarak kelimelerin geliş ve gidişlerinden sahte mânalar türetme...)
Mücerret tefekkürden suyu kesik ilimse bunlar elinde otmatlaşmış «kuru kalıp tekrarlarıdır. «Seni karartmak isteyen tesirler evvelâ sende mücerret fikir istidadını, yani varlık şiarını körletmekle işe girişti. Bunu düşün!»
Şöyle ki; devlet, «olsun mu, olmasın mı» şeklinde bir tercih konusu değil, insanın sosyal olma özelliğinin, aksi mümkün olmayan sonucudur. Kendilerini sadece fikirsiz slogan seviyesinde ortaya koyabilenler, gerçekte bilmeksizin, devleti kaldırmak bir yana faşizmin rüyası «devlet için insan»ı en keskin şekliyle yaşayan ve böylece de marksizmi yalanlayan marksist pratiğin sadece reaksiyonu olmaya devam ediyorlar. Diyeceğimiz şu ki bunlar; varlıklarımı fosilleşmiş bir düşünceye reaksiyonla ortaya koyabilenler ve gerçekte fosilleşmiş düşünceyi taze-tez gibi yaşatanlardır.
536 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.