Bu yazarı serinin ilk kitabıyla tanımış, yazımını ve kitabın konusunu çok beğenmiştim, hemen de serinin üç kitabını daha aldım, o kadar ki sevdim. Ama serinin ikinci kitabı olan bu kitap konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Serinin ikinci kitabı ama bana kalırsa ilk kitabı olması gerekiyormuş, tabii ilk kitap bu olsa seriyi o kadar sever miydim, bilmiyorum. Şöyle ki; bu kitap, Edilean kasabasının kurulmadan önceki hikâyesini ve kurulma nedenini anlatıyor.
Edilean, babasının ona bıraktığı miras ile sevdiği adamla evlenmeyi amaçlarken, vasisi olan dayısının himayesi altında, onun seçtiği iki erkekten biri ile evlenmek zorunda olduğu bir hayatın içine düşüyor. Yapılan planlar ve yaşanan olaylarla karmaşık bir serüvene dönen hikâye, birçok şeye ev sahipliği yapıyor.
Kitap öyle bir başlıyor ve öyle bir ilerliyor ki, aslında başlarda bu durum garip değildi ama sonrasından araya giren seneler ve yaşananlarla gelinen nokta kesinlikle garipti. Yazar, hikâyeyi uzatmak isterken bozmuş gibiydi. Edilean'ın bir şeyler konusunda uğraş verme kararı, kadın olmanın gücüyle yaptıkları güzeldi ama bunları üstünkörü okumuş olmaktan dolayı yeterince tadına da varamadım. Agnus ile aralarındaki aşk, güzel başladı ama sonrasında bir ayrıl bir barış şeklinde ilerlemesiyle kabak tadı vermedi desem yalan olur. Herkes tarafından durumlar tatlıya bağlanıp bitmesi yine de hoşuma gitti. Ama kesinlikle daha iyi bir son beklerdim.
Çok sevdiğim serinin ikinci kitabı böyle olunca hayal kırıklığına uğradım ama üçüncü kitabın iyi olacağına eminim.