Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İki Yakın Halk İki Uzak Komşu

Hrant Dink

İki Yakın Halk İki Uzak Komşu Sözleri ve Alıntıları

İki Yakın Halk İki Uzak Komşu sözleri ve alıntılarını, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu kitap alıntılarını, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hepimiz, içimizde taşıdığımız ama olan bitenler karşısında çekinip yansıtamadığımız, düşünüp de dile getiremediğimiz gerçek hallerimizin korkak isyanındayız.
Sayfa 78 - Hrant Dink Vakfı Yay.Kitabı okudu
Dikmem arkadaş. Yaşantımın her anında, her gittiğim yerde ağaç diktim ama meyvelerini başkaları yedi. Ben yiyemedim. Onun için burada artık ağaç dikmiyorum.
Reklam
Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı sesler'e tahammülsüzlük had safhada.
Sayfa 54
Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı sesler'e tahammülsüzlük had safhada.
Kendi kimIiğini ötekinin varIığına göre konumIamak hastaIıktır. KimIiğini yaşatabiImek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimIiğin hastaIıktır.
Karşılaştırmalı bilgiye erişmiş toplumların diyalog kurabilmeleri ve birbirlerine empatiyle yaklaşmaları çok daha mümkün. Başkalarının konuşmasından ziyade sorunun asıl sahipleri olan bizlerin konuşması da ancak bu yolla sağlanabilir. Bu noktada acıyı sırtlayıp onurla taşımak sözünü özellikle vurgulamak isterim. Ermeni dünyasına da bu üsluba sahip çıkması için sesleniyorum. Bizim gerçeğimiz ancak başkaları kabul edince mi gerçeğe dönüşecek? Bizim gerçeğimizin, bir zamanlar bu acının yaşanmışlığına bizzat tanık olmuş devletlerin kabul etme insafıyla, kabul etmeme insafsızlığı arasında sürekli bir malzeme olarak kalması mı içimizi rahatlatacak? Onların vicdanlarındaki pasın kiri mi bizim yüreklerimizi yıkayacak? Gelin, bırakın kendi gerçeğimiz bize kalsın, onların paslı vicdanları da kendilerine... Gelin, kurtarın tarihi acımızı bu insanların elinden... Bırakın, kabul edip etmemeleri onların vicdanının problemi olarak kalsın ama acımızı da bu dünyada, hiç kimse, ama hiç kimse, ne Ermeni'si, ne Türk'ü, ne de dünyalısı sömüremesin; günlük siyasetinin parçası yapamasın... Gelin, biz o insanların torunları olarak böyle bir ahlaksızlığa bundan böyle asla izin vermeyelim... Kendi acımızı kendimiz sırtlayalım ve gerekirse mahşere kadar da onurumuzla kendimiz taşıyalım.
Reklam
Oysa, gerçek ya da yalan, belge her şey değil; aslolan, insanın o belgeyi nasıl ve nereden okudugu.
Sayfa 53 - Hrant Dink Vakfı Yay.Kitabı okudu
Saptama ağır gelse de, itiraf etmek gerekir ki; Ermeniler travmalarıyla, Türkler de paranoyalarıyla birbirlerine nazaran iki klinik vaka konumundadırlar.
Kör bir kuyunun 1915 metre dibindesiniz, yukarda kuyunun ağzında ışığı görüyorsunuz. İçinizden birileri "Ümidini kesme, dayan, bir gün o ışığa kavuşacağız" diyor, güya sizi ayakta tutmaya çalışıyor. Oysa bir başka yolu daha var ışığa uzanmanın: Kuyuyu tırmanmaya çalışmak... İşte bu fırsat doğmuş ama hâlâ o birileri, sizi o kuyunun tarihsel derinliğinde tutabilmek için aynı vaazı inatla tekrarlıyorlar. Diaspora'nın sessiz çoğunluğu tırmanmaya yeltenip kurtulmaya çalışmalı o kör kuyudan. Ufak bir gayret, rüyanın zaten gerçekleşmiş olduğunu göstermeye yetecek de artacak. Yok, eğer o kör karanlıkta rüya görmekte inat edilecekse, ışığın günahı ne, gerçeğin günahı ne?
Türk-Ermeni ilişkilerinde en önemli engel olarak görülen tarih tartışmaları, bugünden yarına iki ülkenin üzerinde uzlaşı sağlayarak altından kalkabilecekleri bir sorun olmaktan şimdilik uzak. Çünkü karşılıklı algılamalar ve söylemler kilitlenmiş durumda. Üstelik tarih, sadece devletler arası değil halklar arası bir sorun. O nedenle, Türkiye ile Ermenistan'ın tarihi çözmesi, Türklerin ve Ermenilerin de çözdüğü anlamına gelmez. Sonuçta tarihe ilişkin olarak devletler arasında varılacak olan uzlaşı siyasal bir uzlaşıdır; halklar arasındaki uzlaşı ise siyasal kararlarla değil, zaman içinde üretilecek moral ve etik yaklaşımlarla mümkün. Karşılıklı algı değişikliği, ancak sağlanacak ilişki ve diyalog ortamlarında gerçekleşebilir ve bir tür normalleşme süreci yaşanabilir, içselleştirilmiş algılamalar yumuşayabilir. Dolayısıyla tarihin çözülmesi kavramı aslında gerçek bir kavram ve problem değil. Tarihin çözülecek bir yanı yok, sadece anlaşılacak bir yanı var. Anlama ise zamana yayılmış bir çaba gerektirir, günübirlik devlet kararlarıyla sağlanamaz.
93 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.