Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teori ve Pratik Bir Arada

İknanın Psikolojisi

Robert B. Cialdini

İknanın Psikolojisi Gönderileri

İknanın Psikolojisi kitaplarını, İknanın Psikolojisi sözleri ve alıntılarını, İknanın Psikolojisi yazarlarını, İknanın Psikolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Teoriye göre, serbest tercihler kısıtlandığı veya tehdit edildiği zaman, özgürlüğümüzü koruma ihtiyacı onları (ilgili ürün ve hizmetler de dahil) öncesinden daha fazla istememize neden olur. Böylece, azlık artarken -veya her neyse- bizim bazı ürünlere ön­ceki ulaşımımıza mani olunmasıyla, ürüne sahip olmak için önceden olduğundan daha fazla istek duyarak ve daha çok çaba­layarak, reaksiyon göstereceğiz.
insanlar sık­lıkla kısıtlı zaman varsa kendilerini normalde önemsemeyecekle­ri şeyleri yaparken bulurlar. Usta tüccar daha önce müşterinin il­gisini çekmemiş bir şeyde son gün propagandası ve düzenlemesi yaparak bu eğilimden faydalanır. Bu yaklaşımın en yoğun örne­ği film reklamlarında görülür. Hatta, en son fark ettiğim bir olay, bir tiyatro sahibinin, çarpıcı bir kararla, üç ayrı zamanda sadece beş cümleyle azlık ilkesini kullanmasıdır: "Size özel, sınırlı abo­nelik yakında bitiyor!"
Reklam
Sınırlı sayıda tekniği ile bağlantılı olan "son gün" taktiği, müşte­rinin itaat profesyonellerin önerdiği bir şeyi alma isteği üzerine resmi zaman sınırı koyan bir taktiktir.
İnsanlar için bir şeyi kaybetmek aynı değerde bir şeyi kazan­maktan daha fazla motive edicidir. Örneğin, romantik ilişkilerinde veya not ortalamalarında kaybettiklerini düşünmeleri istenen üni­versite öğrencileri, kazandıklarını düşünmeleri istendiği zamandan daha güçlü duygular sergilemişlerdir (Ketelaar, 1995). Özellikle risk ve belirsizlik durumlarında, potansiyel kaybetme duygusu in­sanların karar vermelerinde önemli bir rol oynar
Bir şeyi sevmenin yolu, onu kaybetme ihtimalinin olduğunu bilmekten geçer. -G.K. CHESTERTON
San Fransisco körfez bölgesinde yapilan arastirmalardan elde edilen sonuçlara göre, prestijli otomobil sahipleri digerlerinden daha fazla itibar görürler. Arastirmacilar sürücülerin yesil isikta önlerinde bekleyen yeni bir lüks otomobile korna almadan önce eski otomobile çaldiklarindan daha uzun süre beklediklerini gözlemlemislerdir. Sürücüler ekonomik araba sürücülerine karsi daha az sabir göstermislerdir: Siradaki hemen herkes kornayi çalmış, hatta yaridan fazlasi kornayı birden fazla çalmakla beraber, iki sürücü çamurluga bile dokunmustur. Prestijli otomobilin hali öyle bir hava yaratmistir ki, sürücülerin yüzde 50'si o hareket edene kadar arkasinda saygiyla beklemisler ve kornalarina hiç dokunmamislardir (Doob & Gross, 1968).
Reklam
Texas'ta ya­pılan bir çalışmada çeşitli durumlarda 31 yaşındaki bir erkek tra­fik ışıklarına uymadan karşıdan karşıya geçmişti. Olayların yarı­sında bu kişi kravatlı ve takım elbiseli, yansında ise iş gömleği ve pantolonu giyiyordu. Araştırmacılar uzakta durarak adamla bera­ber karşıya geçenleri saymışlardı. Fareli köyün kavalcısının arka­sından giden Hamlin çocukları gibi takım elbiseli adamın arkasın­dan gidenler iş kıyafetli adamın arkasından gidenlerden 3,5 kat daha fazlaydı
Otoritenin boy al­gılamaları üzerindeki etkisini araştıran çalışmalar, prestijli bir un­vanın boyu çarpıttığını görmüşlerdir. Avustralya'da beş üniversite sınıfında yapılan bir araştırmada, bir adam lngiltere'deki Cambrid­ge Üniversitesi'nden bir ziyaretçi olarak tanıtıldı. Fakat her sınıfa statüsü farklı söylenmişti. Bir sınıfa öğrenci, diğer bir sınıfa sunum yapmaya gelen biri, başka bir sınıfa, öğretim görevlisi, bir diğerine kıdemli öğretim görevlisi, bir diğerine de profesör olarak tanıtılmış­tı. Sınıftan çıktığında, öğrencilerden boyunu tahmin etmeleri isten­mişti. Statü arttıkça, adamın boy ortalaması da 1,25 cm artıyordu. "Profesör" unvanıyla "öğrenci" unvanı arasında 6,5 cm boy farkı vardı (P.R. Wilson, 1968). Diğer bir araştırma da politikacıların se­çimleri kazandıktan sonra halkın gözünde daha uzun gözüktükle­rini göstermişti.
dolandırıcılar, otoritenin unvan, kıyafet ve süsleriyle kendilerini donatırlar. Bu kişiler lüks bir otomobilden inip "kurbanlarına" kendilerini doktor, hakim, profesör veya komisyon üyesi gibi tanıtmaktan hoşlandıkları kadar hiçbir şey­den hoşlanmazlar. Bu şekilde davrandıkları zaman şanslarını ar­tırdıklarını bilirler. Bu üç sembolün her birinin -unvan, kıyafet­ler ve süsler- ayrı bir öyküsü vardır ve ayrı ayrı incelemek daha doğru olacaktır.
“Her şey eşit olduğunda cinsiyetine, kültürüne ve yerelliğine göre destekler­sin... ve kanıtlamak istediğin şey diğer kişiden daha iyi olduğun­dur. Desteklediğin kişi seni temsil eder; ve o kişi kazandığında sen de kazanırsın."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.