Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlkçağ Felsefesi - Hint, Çin, Yunan

H. J. Störig

En Eski İlkçağ Felsefesi - Hint, Çin, Yunan Sözleri ve Alıntıları

En Eski İlkçağ Felsefesi - Hint, Çin, Yunan sözleri ve alıntılarını, en eski İlkçağ Felsefesi - Hint, Çin, Yunan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir Hintli bilgeye öğrencileri en yüce gerçeğin ne olduğunu sormuşlar, o ise bir şey söylemeyerek susmuş. Bir açıklama bekleyerek üstelediklerinde bilge sonunda dayanamayarak demiş ki: "Niçin bana hep aynı soruyu sorup duruyorsunuz? Sorunuzu karşılıksız bırakmadım ki. Şunu bilesiniz, en yüce gerçek, suskun olmaktır!"
Felsefeden başka, konusu her şey olan başka bir bilim de bulamayız.
Reklam
Gerçekte verilebilecek sınırsız sayıda doğru yanıt olmaması gerekirken, her çağa ve her düşünüre göre doğru olan bir yanıt bulunur.
Gerçekten de; bilgi edinmek, her şeyi birbirinden ayırt etmekle başlamaz mı?
Peki, biz niye acı çekiyoruz? Biz dış dünyadaki bin bir türlü ilişki ve olayın etkisi altında bir tutsak, bir oyuncak gibi oradan oraya sürüklendiğimiz için acı çekiyoruz. Kendimizi ayrı bir gerçek, ayrı bir kişilik olarak gördüğümüz sürece de acı çekeceğiz.
Kim bilir, kaç bilge hiçbir iz bırakmadan geçip gitti? Bir an için şöyle korkunç bir kurguyu düşleyelim: insanlığın tüm kitapları yok olmak üzere olsa ve bunlardan yalnızca üçünü seçerek kurtarma olanağımız bulunsa, Eski Ustanın Yol ve Erdem üzerine olan Tao Te Çing'i bu üç kitap içinde yer almalı.
Reklam
Bizim edinebileceğimiz en yüce bilgi yine kendi bilgisizliğimiz olacaktır.
Olgun kişi dünyada yaşarken, "bu dünyaya bağlanmadan" yaşamalıdır. O varlıkları ve insanları sever, beğenir, ancak onlara tutulmaz, bağlanmaz ve şunu pekiyi bilir: "Yüce olan kimse kendi güzelliğiyle oyalanmaz."
Aydınlanmış kişi hiçbir şeyi umursamaz ve bir çocuk saflığında olur. Çözülmüş, yumuşamıştır ve işte bunun için de her güçlüğü yenmiştir. Çünkü yumuşak olan katı olanı yener.
Reklam
Belki ünlü filozoflar da en derin düşüncelerini kendilerine saklamışlardı. Belki de en derin düşünceler dile getirilemiyor!
Yol Yayınları
Nasıl mutlu olunur?
"Ey saygıdeğer kişi! Bu kemikten, deriden, kastan, ilikten, etten, ersuyundan, kandan, gözyaşından, çapaktan, sümükten, tükürükten, terden, boktan, çişten, ödden ve salyadan oluşan, kokuşmuş vücutla nasıl mutlu olunur! Bu isteklerin, öfkenin, kızgınlığın, tutkunun, korkunun, kuşkunun, ürkekliğin, kıskançlığın, özlemin, tiksinmenin, açlığın, susuzluğun, yaşlılığın, ölümün, hastalığın ve daha başkalarının uğrağı olan bu vücutla nasıl mutlu olunur! Hem, bu dünyada her şey gelip geçici, bu sinekler ve böcekler ve benzerleri gibi, şu otlar, ağaçlar gibi önce oluyor sonra yok oluyor. Dahası da var - denizlerin kuruması, dağların devrilmesi, demirkazığın titremesi, fırtınaların kopması, yerin çatlayıp göçmesi... Bütün bunların olabildiği bir yerde nasıl mutlu olunur! Sonra, bir gün her şeyden bıkılır; sonra yine her şeye yeni baştan başlanır!"
Yol Yayınları, 2.Basım
Bilgelik ve doğruluğa yönelmek yerine insanlar çıkar peşinde koşacaklar, mal mülk edinmeye çalışacaklardır.
Sayfa 264 - 2.BASIM/YOL YAYINLARI
Devlet ve Toplum
" Eskiler, erdemin ışığıyla ortalığın aydınlanması için önce devlet işlerini yoluna koyarlardı, devlet işlerini yoluna koyabilmek için önce ev işlerini yoluna koyarlardı, ev işlerini yoluna koyabilmek için önce kendi kendilerine çekidüzen verirlerdi, kendi kendilerine çekidüzen verebilmek için önce kendi içlerindeki düzeni yoluna koyarlardı, kendi içlerindeki düzeni yoluna koyabilmek için önce düşüncelerini yoluna koyarlardı, düşüncelerini yoluna koyabilmek için ise önce bilgi eksikliklerini giderirlerdi."
Gerçekten de, bir şeyde aşırılık olursa o şey tersyüz olur: Mevsimler, bitkiler ve beslenmede bu böyle olduğu gibi devletlerde de az çok bu böyledir. ...Ve böylece, ölçüsü kaçırılan özgürlük, yurttaşların her biri için olduğu kadar devlet yönetimi bakımından da karşısındaki şeye, baskıya ve tutsaklığa (esarete) dönüşür." Bu yeni gelişme için bir başkan gereklidir. "Halk hep yetiştirdiği, saydığı ve güçlü kıldığı bir adamı başa geçirmemiş midir?" Bu kişi ise sınırsız bir güce kavuşmanın tadına varır varmaz kan görmüş yırtıcı bir hayvan gibi sarhoş olur. "Hep böyle olmamış mıdır? Kendisine destek veren halka dayanarak başa geçmiş olan bu kişi, az sonra kendi halkının kanını dökmekten çekinmez, ve düzmece suçlamalardan zevk alarak insanları yargılar ... sürgün ve ölüm cezalarıyla ezerek onların kanına girer. Bu arada borçların silineceği ve toprak dağıtılacağı aldatmacasıyla halk oyalanır. O zaman bu kişinin sonu hiç kuşkusuz şöyle olur: ya düşmanları tarafından yok edilir ya da bir tiran, kuzu postuna bürünmüş bir kurt olarak yerinde kalır."
250 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.