Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlkçağ Felsefesi Tarihi

W. K. C. Guthrie

İlkçağ Felsefesi Tarihi Sözleri ve Alıntıları

İlkçağ Felsefesi Tarihi sözleri ve alıntılarını, İlkçağ Felsefesi Tarihi kitap alıntılarını, İlkçağ Felsefesi Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ahlaksal düşünce, ortaklaşa yaşamın doğurduğu gereksinimlerin bir sonucu olarak, doğa hakkında düşünmeden önce gelir; oysa eylemin ilkeleri üzerinde düşünme, yine aynı nedenlerden dolayı, en azından biraz daha geç başlar."
Sayfa 25 - Henri Berr (Greek thought)
Doğal büyüme ya da gelişme süreci sürebilir ya da kör dışsal güçler tarafından engellenebilir. Her durumda, bu doğuş ve büyüme sürecini bir bozulma ve çürüme izlemekte olup tüm zamanlar boyunca varolan, kalıcı hiçbir şey yoktur. Bitelik, birbirleriyle ilişkisiz nesnelerin, apaçık bir biçimde sonsuz olan çokluğunu ve çeşitliliğini gözlemlemekteyiz. Felsefe, bu gözle görülür kaos'un gerisinde, duyuyla değilse bile, anlıkla ayırt edilebilir olan, gizli bir süreklilik ve birliğin varolduğu inancıyla başlar. Bu tümce felsefenin tümü için geçerlidir. Bir modern yazarın felsefi yöntem üzerine söylemiş olduğu gibi:
Reklam
Dil ve düşünce birbirlerine ayrılmaz bir biçimde bağlanmışlardır ve birbirleri üzerinde karşılıklı olarak etkileşimde bulunurlar.
...Sokrates öncesi doğa filozofları söz konusu olduğu sürece anlamaya çalışmamız gereken şey özdekle tinin henüz birbirlerinden ayrılmamış olduğu bir anlık halidir, öyle ki burada, varlığın tek ve biricik kaynağı olan özdeğin kendisi, tin ya da yaşamla bezenmiş bir şey olarak görülmektedir.
Sayfa 46 - Özdek: maddeKitabı okudu
Siyasal güç ve felsefe birleşmedikçe, dertlerin ardı arkası hiç kesilmez.
Sayfa 125Kitabı okudu
... Mantığın ya da hatta dilbilgisinin, şimdi en az felsefi düşünenlerimizin, bilinçsiz anlıksal işlemlerinin bir parçası olacak biçimde, miras aldığımız sıradan araçlarına onlar sahip değildiler. Yunanlıların, felsefi düşüncenin bu evresinde, anlamakta güçlük çektikleri bir düşünce, bir sözcüğün birden fazla anlam taşıyabilmesidir.
Sayfa 62 - Parmenides'i okurken hatırlanması gereken:Kitabı okudu
Reklam
Böyle bir değişimin nedenleri oldukça karmaşıktır. Atina, diğer konularda olduğu gibi, entelektüel konularda da, Yunanistan'ın önderliği onaylanmış önderiydi, öyle ki, Anaxagoras ya da Protago­ras gibi, Yunan dünyasının başka bölgelerinden olan düşünürler, o­nun yörüngesince çekimlenme ve evlerini Atina'ya taşıma eğilimi göstermekteydiler. Ancak Atino İ.Ö. 431 yılında, otuz yıl sonraki yıkılışını hazırlayan uzun ve dehşetli bir savaşa girişiti ve savaş yenil­gisinin hemen ardından vebanın tüm dehşetini yaşadı. Aristoteles'in de çok haklı olarak işaret ettiği gibi, herhangi bir çıkar gözetmeyen araştırma en azından, en alt düzeyde bir boş zaman ve rahat özdeksel koşulları zorunlu kılıyorsa, Atina artık her şeyin kolay olduğu bir yer olmayıp, tam tersine insan yaşamına ilişkin sorunların kendile­rini giderek ortan ölçülerde duyurdukları bir kent olup çıkmıştı.
Sayfa 70 - Gündoğan YayınlarıKitabı okudu
Bir şey, hiç kuşkusuz, Atomcu doğa görüşü açısından temelli bir zorunluluk taşır. Atomların içinde devinecekleri, bir boş uzay olmak gerekir. Demokritos düşüncesinin çok önemli ve nitelikli bir yanı, Aris­toteles'in de övgüyle söz ettiği gibi, onun soyut bir uslamlamayla yol­dan çıkmayıp, bu apaçık olgunun hesabını verme azim ve kararlılığı göstermiş olmasıdır. Bunun bir sonucu olarak, o Parmenides'in boşluğu yadsımasının savunulacak bir yanı olmadığını gösterdi. Bu sağduyuya karşıt bir görüşlü. Bununla birlikte, büyük bir yetkeye tümüyle karşıt bir biçimde eylediğinin ayırdında alarak, o Parmeni­des'in boşluk konusundaki düşüncelerine bir okul çocuğunun sızlanmasıyla karşı çıktı, çünkü Arisloteles'e göre, karşı çıkışını şu sözlere dayandırdı: "Var olmayan, var olandan daha az olmamak üzere, varolur". Özdeksel atomlar tek gerçek tözler olunca, boş uza­yın aynı anlamda gerçek olmaması gerekir. Bir çıkış yolu olması ge­rektiğinin belirsiz bir biçimde ayırdında olan Atomcular, biraz da 'aynı anlamda gerçek olmamak' deyişini ortaya koymaya yetili bir dilin olanaklarından yararlandılar, ve paradoks tek dayanakları oldu.
Sayfa 65 - Gündoğan YayınlarıKitabı okudu
Yunanlıların, anlıksal yönden olanca parlak­lıklarına karşın, yaşadıkları çağda deneysel yöntemlerden niçin bu denli az yararlandıkları ve denetimli deney için araç buluşunda niçin hiçbir ilerleme kaydetmedikleri, karmaşık bir sorudur. Aristokratik geleneğin ve kölelerin varlığının hiç kuşkusuz bununla bir ilişkisi vardı, ancak bunlar kendi başlarına yeterli ve doyurucu bir açıklama o­luşturmaktan uzaktırlar. İyonya geleneği içinde yer olan filozoflar, gözlemi oldukça sınırlı bir biçimde kullandılar, ancak Aristoteles'in zamanına dek, gözlemden yararlanma, bir saman alevi gibi kendisi­ni değişik aralıklarla ve güçsüz bir biçimde gösterdi; buna karşın, denetimli deney hakkında, onların hiçbir fikirleri yoktu. Yunanlılardan bize kalan miras bir başka yerde, onların şaşırtıcı tümdengelimsel u­savurma güçlerinde yatar.
Sayfa 62 - Gündoğan YayınlarıKitabı okudu
İkinci olarak, Sofistler daha uygun bir biçimde felsefi bir tavır olarak adlandırılabilecek bir şeyi, eşdeyişle ortak bir kuşkuculuğu, salt bilgi olanağına duyulan bir güvensizliği paylaşmaktaydılar. Bu kuşkuculuk, doğa felsefesinin ulaşmış göründüğü kördüğümün doğal bir sonucuydu.
Sayfa 72 - Gündoğan YayınlarıKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.