Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İmam-ı A'zam Ebu Hanife

Enes Selim

İmam-ı A'zam Ebu Hanife Sözleri ve Alıntıları

İmam-ı A'zam Ebu Hanife sözleri ve alıntılarını, İmam-ı A'zam Ebu Hanife kitap alıntılarını, İmam-ı A'zam Ebu Hanife en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hanife, Hanif kelimesinin müennesidir. Müslüman ve ibadet eden anlamındadır.
Talebesine nasihati
Komşunda gördüğün nahoş halleri ört; çünkü sır, sana emanettir. Yolda giderken sağa, sola bakma, daima önüne bak!”
Reklam
Çok ince bir anlayışa sahip olan ve dinin ruhuna fevkalâde nüfûz etmiş olan Ebû Hanife’nin mezhebi, özellikle Türkler arasında yayılmıştır.
Kadın-erkek arasında mutlak manada üstünlük değil, iş bölümü söz konusudur.
İmam’ın adı geçen sahabeden rivayet ettiği hadis şöyledir. “Çocuğu olmayan kimseye Peygamber Efendimiz çok sadaka vermesini ve istiğfar etmesini emretti. O kimse de öyle yaptı. Dokuz erkek çocuğu oldu.”
Dünyadaki bütün Müslümanların yaklaşık üçte ikisi Hanefî mezhebindendir.
Reklam
Bu söz öğrencilerine değer veren, onların ruh dünyalarını iyi kavrayan, sevinç ve üzüntülerini öğrencilerinde bulan öğrenci seviyesine inebilen iyi bir eğitimcinin sözüdür.
İmam Şafii’nin, “İnsanlar, fıkıhta Ebû Hanîfe’nin çocuklarıdır” dediği İmam-ı A’zam, küçük yaştan itibaren çok iyi bir tahsil görmüş, zamanının ileri gelen üstadlarından hadis dinlemiş ve fıkıh meselelerini öğrenmiştir.
Kendi çocuğuna yaptırdığı bir elbisenin eşini mutlaka ilme çalışan fakir bir öğrenciye de yapardı. O, çok hassas kalpli idi.
Dersleri fazla uzatmaz, öğrencilerinde biraz sıkıntı hissetti mi konuyu değiştirir, şaka ile ismini zikrederek hâl ve hatır sorarak sıkıntıları hafifletirdi.
Reklam
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatın % 80’inden fazlası fıkıhta Hanefî mezhebindedir. İmam-ı A’zam Ebû Hanife’nin görüşleri tercih edilmektedir
Öğrencilerine dâima nasihat ederdi. Öğrencilerini kendisine emsal ve dost gibi tutar, onlara bütün ruhunu ve kalbini verir, şöyle derdi: “Sizler benim kalbimin sevinci ve hüznümün tesellisisiniz, üzüntülerimi gideriyorsunuz.”
Mecûsiler Ebû Hanîfe Hazretleri’ne; “Ya İmam, görmediğin Allah’a nasıl ibâdet ediyorsun” diye sordular. İmam-ı A’zam Ebû Hanife Hazretleri onlara her şeyi çok basit bir üslûpla anlattı: “Deniz içindeki bir vapurun, yüzlerce dalga arasında rahatlıkla bir sahile doğru gittiğini, bu dalgaların onun istikametini değiştirmediğini görseniz, bu ustaca yüzdürülen vapuru, bu deryada yüzdüren ve fevkalâde bir maharetle onu idare eden bir zatın yani kaptanın var olduğunda tereddüt eder misiniz?” deyince onlar hepsi birden “hayır” dediler. İmam-ı A’zam bunun üzerine: “Öyle ise; şu yıldızlar, şu koca kâinat, şu küre- i arz âdeta bir denizin içinde, hem de ahengi bozulmadan yüzüyor; bunun kendi kendine olmasına nasıl ihtimal verebiliyorsunuz?” diye sordu. O halde bu yıldızların, bütün âlemlerin, seyrini idâre eden onları düzen içinde yürüten büyük bir kaptan vardır. Bunun üzerine Mecûsiler, “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah.” dediler.
Emin olmak..
İmam-ı A’zam, Kûfe’de emin, güvenilir olarak tanınan bir kişiydi. Halktan birçokları şahitsiz, senetsiz ona, paralarını, kıymetli eşyalarını bırakıp giderlerdi. Ve yine zamanında emanetlerini noksansız alırlardı.
İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe görüşlerinden dolayı işkence gördü, dedikodulara hedef oldu. Valilerden, halîfelerden zulüm gördü. Fakat hiçbir zaman eğilmedi gerçekleri söylemekten çekinmedi. Talebelerine, mezhebine uyanlara da bu yönden de iyi bir örnek oldu.
270 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.