Vahye karşı dehayı çıkarmak istemekte insan egosu. Halbuki, vahyin doğrultusunda gelişim ve açılmasını yapan dehaların olumlu verim sağnağını görememektir bu..
Bilim ve teknikle dünyanın büyük bir kısmını ele geçiren, boyunduruğu altına alan veya etkileyen Batı, yavaş yavaş, başka bir dünya görüşüne sürüklendi: Hakikatın bilimin tekelinde olduğu görüş ve kanaatine. Bu aşırı düşünce gittikçe kökleşti. Ve Batı bunalımınin temel öğesi oldu..
...Insanlık batıyı içiyor.
Evet, insanlık Batıyı içiyor. Fakat bu bu içiş onu şifaya götürmüyor. Hatta yavaş yavaş zehirliyor onu.
Ruhun yılanları, çıyanları, akrepleri bütün dünyaya tekniğin kanalından son hızla yayılıyor..
Insanlık sürekli olarak yenilene yenilene gidecektir. Fakat bu yenilenme, hep, eskinin süreği olarak gelişecektir. Eskinin yıkıntılarını ayıklama gerektir. Ancak bu ayıklama, eskimeyeni, yıkılmayanı, toz toprak altında sapasağlam duranı ortaya çıkarmaya yarayacaktır, yoksa geçmişin mirasını toptan redde ve inkara değil.
Eski medeniyetler, bir kenara bırakılamaz. Insan ruhunun tarihi gibidirler. Insan başarısının sergileridir onlar. Insan çilesinin vazgeçilmez anıtlarıdırlar.
Mezopotamya, Mısır, Grek, Roma, İslâm ve Rönesans sonrası Batı Medeniyetleri, insanlığın bir akış içinde kendini gerçekleştirdiğinin vazgeçilmez hikayesidir.
Insanlık, tekrar bu medeniyet muhasebesini yapmak ve peygamberlerin yolu olan hakikat medeniyetine dönerek yenilenmek, tazelenmek, yeni bir ruh ve hayat kazanmak, dirilmek zorundadır; insanlığın ruhu bu yeniden doğuşa gebedir.
İnsanlığın Dirilişi Giriş İncelemesi
Bulunan anlamları, kurulan medeniyetleri yerli ve yeterli kullanmayan insanoğlu, yeni kıta bulduğunda, kutuplara vardığında, uzaya çıktığında ne kazanmayı amaçlıyor?
Amerikanın keşfi önce Kızılderililerin sonunu getirmiş daha sonra sömürgelerin, soykırımların kaynağı olmuştur.
Uzayın keşfinden beklenilenle sonucunda karşılaşacağımız aynı olacak mı?