İslam Devletlerinde Türk Naibeleri ve Kadın Hükümdarlar Gönderileri
İslam Devletlerinde Türk Naibeleri ve Kadın Hükümdarlar kitaplarını, İslam Devletlerinde Türk Naibeleri ve Kadın Hükümdarlar sözleri ve alıntılarını, İslam Devletlerinde Türk Naibeleri ve Kadın Hükümdarlar yazarlarını, İslam Devletlerinde Türk Naibeleri ve Kadın Hükümdarlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Senin elinden gizlice bana ulaşan elmadan ebedî hayatın kokusunu duyuyorum. Senin elin ve avcundan bana dostluk hâtırası geldiği için duyduğum sevinçten gönlüm nar gibi açılır.
İlim, fıkıh, edebiyat gibi düşünsel alanlarda birçok başarılar sağlamış olan Müslüman kadınlar, fiilen siyaset sahnesinde rol almaktan geri kalmamışlardır. Burada siyaset sahnesinde rol alma dediğimiz zaman kastettiğimiz manâ, kadınların büyük devlet memuru, vali, nâibe ve nihayet hükümdar olmalarıdır. Yoksa doğrudan doğruya bizim tarihimizde gördüğümüz Hürrem, Kösem veya Turhan Sultanlar gibi, İran'da İlhanlı İmparatorluğu'nda Ebu Said Bahadır'ın karısı Bağdat Hatun gibi perde arkasından devleti idare etmiş olan kadınlardan burada bahsedecek değiliz.
Semsüddîn îltutmuş’un hükümdarlık için en iktidarlı olan oğlu Nâsirüddîn Mahmud, Bengal valisi iken, ölmüştü. Diğer oğullarından hiçbirisi kızı Raziyye Hatun gibi akıllı değildi. Âdil, halkı seven ve hükümdarca tavırlara sahip bulunduğunu sezdiği kızı Raziyye’yi, iltutmuş 1232’de Gvalyor kalesini alıp Delhi’ye döndüğü zaman, vezir ve emirlerinden birkaçını çağırtarak saltanat tahtı için veliahd tâyin ettiğini haber verdi. Bu iş için bir kararname hazırlamasını da Tac ül-Mülk Mahmud'a emretti. Boylece, bizim bildiğimiz, müslüman kadın hükümdarlardan yalnız Sultan Raziyye, tahta çıkmanın üç yolundan “ Ahid” , yâni başta bulunan hükümdarın önceden tâyini yoluyla hükümdarlığa aday gösterilmiştir.
Bu kararname hazırlanırken, sultanla teması olan, bazı nüfuzlu devlet memurları ondan, rüşde ermiş oğulları dururken, kızı Raziye’yi Müslüman Hind Sultanlığı'nın başına veliahd yapmaktaki sebebin ne olduğunu sordular. Hükümdarın bu husustaki kararının ve hazırlatmakta olduğu kararnamenin kendilerine pek uygun görünmediğini açıkladılar. Sultan İltutmuş onlara, oğullarının içki ve gençlik eğlenceleriyle vakit geçirdiklerini, bunların hiçbirinin memleket işlerini idare edemiyeceklerini, ama ileride, Raziyye hükümdar olunca, onu veliahd tâyinindeki isabetin iyice anlaşılacağını söyledi.
İslâmiyetten önce kadının bazı durumlarda, bilhassa İktisadî bakımdan sahip olduğu şahsiyet ise, İslâm’dan sonra büsbütün genişletilerek geliştirilmiştir, Böylece İslâm’ın yükselme devirlerinde görülen üstün kültür hayatında kadın da kendine düşen yeri rahatça ve kolaylıkla doldurmuş, Müslüman büyük edip, fakîh, âlim, şâir erkeklerin yanında,
Bahriye Üçok'un yazdığı eserlerden biri olan 'İslam Devletlerinde Türk Naibeler ve Kadın Hükümdarlar' kitabını okudum. Müslüman devletleri yönetmiş olduklarını saptadığımız Türk kadınlarından 9'unun hükümdarlık, 5'inin de naibelik etmiş olduklarını gördük. Bahriye Hanım kitabı yazarken amacı, Türk kadınlarının düşünüldüğü gibi geri plana atılmış, sosyal hayatı olmadığını düşünenlerin yanıldığını göstermek istemiştir. Sadece sosyal hayatta değil siyasi hayattada aktif olduklarını göstermiştir. Kitap sadece kadın hükümdarların hayatlarını değil aynı zamanda başına geçtikleri devletlerin tarihiyle beraber ,o ailelerin soy ağaçlarınıda göstermektedir. Çesitli belgeler de sunmaktadır. Kitabı beğendim bazı yerlerde aklım karışsa da geniş bir tarihi bilgi verdiği için okunabilir.
Senin elinden gizlice bana ulaşan elmadan ebedi hayatın kokusunu duyuyorum. Senin elin be avcundan bana dostluk hatırası geldiği için duyduğum sevinçten gönlüm nar gibi açılır.