Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar

Asaf Hüseyin

En Eski İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar Sözleri ve Alıntıları

En Eski İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar sözleri ve alıntılarını, en eski İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam Dünyasındaki Siyasi Değişim Araştırmasına Yaklaşımlar
Modernleştirme perspektifi, İslam dünyasında işleyen en kuvvetli Güçler -modernleştirmenin başını çeken siyasi partiler, orta sınıflar, Ordu ve bürokrasi gibi- üzerinde odaklaşıyor. Marksist perspektif, üretim tarzının şekillendirdiği sınıf teşekkürünü Odak alıyor. Neo Marksist perspektif, Global emperyalizmin dünyayı Merkez ve çevre bölgelerine nasıl bir böldüğü,çevreyi az gelişmişliğe nasıl ittiği konusunu vurguluyor. Elit perspektif, iktidarı ellerinde toplayan ve İslam dünyasındaki sosyo-politik değişimlere öncülük eden fertleri klikleri ve hanedanları ele alıyor. Ideolojik perspektif, politik düzeni tadil etmeye veya dönüştürmeye sık sık teşebbüs eden ve böylece İslam dünyasında hep bir çatışma sebebi olan ideolojilerin rolünü araştırıyor. Bunlara bir de İslami perspektif eklendi, çünkü daha önce de açıklandığı gibi, İslamiyet kendisine özgü bir dünya görüşüne sahiptir. Fakat bu tür analizler, İslam dünyasının politik analizini yapan kitapların çoğunda verilmemekte. Batılı akademisyenler özellikle İran'daki İslami devrimden sonra İslamiyet'in politik gücüne ilgi göstermeye başladılar. İslamiyet'in politik yönü İslami ilkeler üzerine kuruludur ve İslamiyet'e bağlılık politikleşmeyi gerektirdiği gibi tabiilerini politik eylemde bulunmaya da sevk eder. İslam dünyasının politik perspektifleri hakkındaki bir kitapta bu noktanın gözardı edilmesi büyük bir yanlışlık olur. Zira İslamiyet'in politik gerçekliği çoğu Müslüman toplumların politik bağlamında mevcuttur.
Iz yayıncılıkKitabı okudu
Modernleştirme Perspektifleri /Siyasi Gelişim Perspektifleri
İslam dünyasını etkileyen en kuvvetli fikirlerden birisi modernleştirme kavramı oldu. Bu fikir Sadece fikir olarak kalmadı, istenilen derecede modernleştirmeyi sağlayacak araçların eksikliğine rağmen, İslam ülkelerinde işlerlik kazanıp yürürlüğe kondu. Batılı olmayan dünya sömürgeciliğin hükümranlığı altında iken bu dünya ile ilgili modernleştirme teorileri meydanda yoktu. Fakat, II Dünya Savaşı'nın hemen ardından, bu ülkeler bağımsızlıklarını kazanmaya başlar başlamaz, çalışmalarını fon kuruluşlarının Cömert ödenekleri ile gerçekleştiren batılı politik bilimciler bu toplumlarda ampirik incelemelere giriştiler. Modernleştirme çerçevesi kullanılarak, batılı olmayan devletlerin politik hayatını analiz için çeşitli politik gelişim ve modernleştirme perspektiflerinden faydalanıldı.
Sayfa 3 - Iz yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Siyasi Gelişim Perspektifleri
Modernleştirme kavramının esası olarak üç boyut ele alındı: Teknolojik, örgütsel ve davranışsal boyutlar. Bu noktayı daha da açan Bill şunları belirtiyor: Teknolojik boyut en başta sanayileşme ile ilgilidir ve sanayi öncesi toplumları ile sanayi toplumları arasındaki ayrımı ifade eder. Örgütsel boyut, ayrışma ve uzmanlaşma derecesini ifade eder ve basit olan ile karmaşık toplumlar arasındaki ayrımı ifade eder. Davranışsal boyut ise rasyonellik ve laikleşme ile ilgilidir, ve dini-büyüsel perspektif ile bilimsel perspektif arasındaki ayrımı ortaya koyar.
Sayfa 5 - Iz yayıncılıkKitabı okudu
modernleştirme süreci o kadar büyüktür." Rus tow açısından modernleştirme "insanlar arası işbirliğinin yoğunlaşmasıyla tabiat üzerinde hızla genişleyen kontrol" süreciydi ve "entellektüel, teknolojik ve sosyal bir devrimi ifade ediyor" du. Huntington'ın kelimeleriyle "insan düşünce faaliyetinin her alanındaki değişmeyi içine alan çok yönlü bir süreç" şeklinde kavramlaşıyordu. Bu modernleştirme tanımlarından her biri, kavramın farklı boyutlarına dikkat çekiyordu.
Sayfa 5 - İzKitabı okudu
Askerî modernleştirmenin en iyi örneklerini Mustafa Kemal'in Türkiye'si ile Nâsır'ın Mısır'ı sergiliyor.
Sayfa 53 - İzKitabı okudu
Temsil partileri farklı politik görüşleri temsil eden partilerin rekabetine izin verirken, dayanışmacı partiler tekelci olup muhalefeti ortadan kaldırmayı amaçlıyor. La Palombara ve Weiner ise partileri 'uyumcu' ve 'mobilist' şeklinde sınıflıyor. Uyumcu partiler millî bütünleşmeyi hedeflemekte ve diğerine göre çok daha fazla etkin sayılmakta.
Sayfa 64 - İzKitabı okudu
Reklam
Frank'a göre, kapitalizm bir üretim tarzı olmayıp "çoğunluğun artıdeğerine elkoyulması ve bunun azınlık tarafından temellük edilmesi (sahiplenilmesi)dir."
Sayfa 92 - İzKitabı okudu
Gerek Frank'in gerekse Wallerstein'ın ileri sürdüğü şey genel anlamda şu: Merkez ülkeler çevredeki ülkelerin zararına güçlenirler.
Sayfa 93 - İzKitabı okudu
İslâmiyet Suudîlere dinamizm getirdi ve onlar da tüm güney Arabistan bölgesini kendilerine bağladılar ve bölgeyi kontrolleri altına aldılar. 1773'e gelindiğinde, Riyad'ı, 1890- larda Necd ve Hasa'nın tamamını almışlardı. 1812'de ise Ürdun monarşisinin ataları olan Hâşimî kolunun elindeki Hicaz'ı aldılar. Vahhabî ilerlemesi Suriye ve Bağdat'ı tehdit edince Osmanlı imparatorluğu ona karşı koymaya karar verdi. Bu görev Muhammed Ali'ye ve onun oğlu Mısırlı İbrahim Paşa'ya verildi, bunlar 1818'de Suudi Vahhabi iktidarını çölertti ve Suudi Emîri İstanbul'da idam edildi. Suudi ailesi ülkeyi terketmek zorunda kaldı, ve Riyad'ı yöneten Abdurrahman el-Suud 1891'de Kuveyt'e sürgün gönderildi. Fakat Suudîler bu yüzyılın başında güçlü bir liderin, Abdurrahman'ın oğlu Abdülaziz'in yönetiminde yeniden ortaya çıktılar. 1902'de Riyad'ı, 1912'de tüm Need bölgesini ele geçirdiler ve 1926'da Hâşimîleri Hicaz'dan çıkardılar. Abdulaziz, 1927'de kendisini Hicaz kralı ilan etti. 1932'de ise krallığın ismini Suudi Arabistan olarak değiştirdi. Ancak, 1920'lerin başında İhvân hareketiyle birlikte Vahhabî fundamentalizminin doğuşu, Vahhabi bir devlet kurmak istemeyen Abdülaziz için bir problem teşkil ediyordu. 1927'de İhvân hareketini ezmeye girişen Abdülaziz'e, çıkarları İhvân tarafından tehdit edilen İngilizler yardım etti. 1929'da hareket kontrol altına alındı ve Abdülaziz Vahhabiliği yönetiminin beslemesi haline getirdi.
Sayfa 143 - İzKitabı okudu
Fakat, Vahhabi devrimcileri hanedanın İslâm yolundan saptığını düşündüğünden, İslamiyet Suudî devletine hâlâ bir tehlike oluşturuyor. Vahhabi devrimcileri 1979'da iktidarı ele geçirme girişiminde bulunduysa da, hareket ezilmedi. Krallığın sağlamlığı yöneticilerinin birliğinde yatıyor, fakat hiziplere bölünmeleri halinde, monarşi iç ve dış güçler karşısında zaafa düşürülecektir.
Sayfa 145 - İzKitabı okudu
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.