Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar

Asaf Hüseyin

İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar Sözleri ve Alıntıları

İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar sözleri ve alıntılarını, İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar kitap alıntılarını, İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Stoakes'a göre, Ortadoğu, ideoloji politiğinin yatağı olmuştur.
Sayfa 164 - İzKitabı okudu
Frank'a göre, kapitalizm bir üretim tarzı olmayıp "çoğunluğun artıdeğerine elkoyulması ve bunun azınlık tarafından temellük edilmesi (sahiplenilmesi)dir."
Sayfa 92 - İzKitabı okudu
Reklam
Temsil partileri farklı politik görüşleri temsil eden partilerin rekabetine izin verirken, dayanışmacı partiler tekelci olup muhalefeti ortadan kaldırmayı amaçlıyor. La Palombara ve Weiner ise partileri 'uyumcu' ve 'mobilist' şeklinde sınıflıyor. Uyumcu partiler millî bütünleşmeyi hedeflemekte ve diğerine göre çok daha fazla etkin sayılmakta.
Sayfa 64 - İzKitabı okudu
Fakat, Vahhabi devrimcileri hanedanın İslâm yolundan saptığını düşündüğünden, İslamiyet Suudî devletine hâlâ bir tehlike oluşturuyor. Vahhabi devrimcileri 1979'da iktidarı ele geçirme girişiminde bulunduysa da, hareket ezilmedi. Krallığın sağlamlığı yöneticilerinin birliğinde yatıyor, fakat hiziplere bölünmeleri halinde, monarşi iç ve dış güçler karşısında zaafa düşürülecektir.
Sayfa 145 - İzKitabı okudu
Askerî modernleştirmenin en iyi örneklerini Mustafa Kemal'in Türkiye'si ile Nâsır'ın Mısır'ı sergiliyor.
Sayfa 53 - İzKitabı okudu
modernleştirme süreci o kadar büyüktür." Rus tow açısından modernleştirme "insanlar arası işbirliğinin yoğunlaşmasıyla tabiat üzerinde hızla genişleyen kontrol" süreciydi ve "entellektüel, teknolojik ve sosyal bir devrimi ifade ediyor" du. Huntington'ın kelimeleriyle "insan düşünce faaliyetinin her alanındaki değişmeyi içine alan çok yönlü bir süreç" şeklinde kavramlaşıyordu. Bu modernleştirme tanımlarından her biri, kavramın farklı boyutlarına dikkat çekiyordu.
Sayfa 5 - İzKitabı okudu
Reklam
Humeyni şöyle yazar: Bir avuç sömürücü ve yabancı, diğer yüz milyonlarca insanın hayatın lezzetlerinden ve nimetlerinden en küçük miktarda yararlanma zevkine bile izin vermezken, silah zoruyla hükmeden bu insanlar karşısında nasıl suskun kalabiliriz? Ulema ve tüm Müslümanların görevi, bu zulme bir son vermek ve zalim hükümetleri yıkıp yerine halis ve aktif bir hükümet kurarak milyonlarca insana mutluluk getirmeye çalışmaktır.
Sayfa 259 - İzKitabı okudu
Hür Subaylar Mısır'ı İslami bir devlete dönüştürmek niyetinde değildi. Nasır, 1954'te ve tekrar 1965'de İhvân'ı acımasızca tasfiye etti, aralarında yazıları tehlikeli görülen, hareketin en ünlü ideologu Seyyid Kutub'un da bulunduğu tüm liderlerini idam ettirdi.
Sayfa 242 - İzKitabı okudu
Tahrir-i islami örgütü ve et- Tekfir vel- Hicre hareketi
Müstakim Müslüman tek başına varolamaz; müstakim bir imanlı cemaat (Ümmet) kurmaya ve yaşatmaya çalışmalıdır. Bunun için mücadele etmek her gerçek Müslümanın görevidir.
Sayfa 243 - İzKitabı okudu
İslâmiyet Suudîlere dinamizm getirdi ve onlar da tüm güney Arabistan bölgesini kendilerine bağladılar ve bölgeyi kontrolleri altına aldılar. 1773'e gelindiğinde, Riyad'ı, 1890- larda Necd ve Hasa'nın tamamını almışlardı. 1812'de ise Ürdun monarşisinin ataları olan Hâşimî kolunun elindeki Hicaz'ı aldılar. Vahhabî ilerlemesi Suriye ve Bağdat'ı tehdit edince Osmanlı imparatorluğu ona karşı koymaya karar verdi. Bu görev Muhammed Ali'ye ve onun oğlu Mısırlı İbrahim Paşa'ya verildi, bunlar 1818'de Suudi Vahhabi iktidarını çölertti ve Suudi Emîri İstanbul'da idam edildi. Suudi ailesi ülkeyi terketmek zorunda kaldı, ve Riyad'ı yöneten Abdurrahman el-Suud 1891'de Kuveyt'e sürgün gönderildi. Fakat Suudîler bu yüzyılın başında güçlü bir liderin, Abdurrahman'ın oğlu Abdülaziz'in yönetiminde yeniden ortaya çıktılar. 1902'de Riyad'ı, 1912'de tüm Need bölgesini ele geçirdiler ve 1926'da Hâşimîleri Hicaz'dan çıkardılar. Abdulaziz, 1927'de kendisini Hicaz kralı ilan etti. 1932'de ise krallığın ismini Suudi Arabistan olarak değiştirdi. Ancak, 1920'lerin başında İhvân hareketiyle birlikte Vahhabî fundamentalizminin doğuşu, Vahhabi bir devlet kurmak istemeyen Abdülaziz için bir problem teşkil ediyordu. 1927'de İhvân hareketini ezmeye girişen Abdülaziz'e, çıkarları İhvân tarafından tehdit edilen İngilizler yardım etti. 1929'da hareket kontrol altına alındı ve Abdülaziz Vahhabiliği yönetiminin beslemesi haline getirdi.
Sayfa 143 - İzKitabı okudu
Reklam
Hasan el-Benna'ydı (1904-1949). Benna 1928 yılında İhvân-ı Müslimin'i kurdu.
Sayfa 240 - İzKitabı okudu
Fakat İran'daki İslâm devrimi Kemalistleri tehdit etti ve General Kenan Evren 12 Eylül 1980'de Türkiye'nin politik kontrolünü eline aldı. MSP kapatıldı ve liderleri hapsedildi. Askerî rejim Kemalist ilkeleri güçlendirmeye çalıştı.
Sayfa 252 - İzKitabı okudu
Hasan el- benna
Benna'ya göre gerek Batılı gerekse Batılı olmayan milletler çökmüştü. Batı manevi yol gösterici ilkelerden mahrumdu ve ekonomik temelleri krizlerle yıkılmıştı. Ancak Batılı olmayan milletler daha iyi durumda değildi. Benna, milletlerin hastalıklara yakalanan insan bireyleri gibi olduğuna inanıyordu ve "Doğulu milletlerin tutulduğu
Sayfa 240 - İzKitabı okudu
Ürdün: Hâşimi Hanedanı
Ürdün monarşisi, Ortadoğu'daki çıkarlarına hizmet etmesi için İngilizler tarafından kuruldu. Diğer Arap monarşileri gibi, o da Peygamber soyundan geldiğini ilan etti -onunki, İslâmiyetin Mekke'de yayılışı sırasında Kureyş kabilesine mensup olan Beni Hâşim soyundan geliyor. Bu yüzden, ülke Ürdün Haşimî Krallığı ismini taşımaktadır (1950'ye kadar ise Transürdün olarak biliniyordu). Ürdün monarşisi doğuşunu İngilizlere borçluydu, zira krallık can çekişen Osmanlı imparatorluğunun dağılan parçalarından birisi oldu. Şerif Hüseyin b. Ali Hicaz'ın Arap yöneticisiydi ve Osmanlılar idaresindeki Mekke kutsal beldelerinin muhafızıydı. Türkler Birinci Dünya Savaşında Almanların yanında yer alınca, Şerif doğru adımı doğru zamanda atmaya karar verdi. Mısır'da İngiliz Yüksek Komisyoneri Lord Kitchener ile oğlu Abdullah vasıtasıyla temasa geçti, istediği, Türklere karşı ve Hâşimî yönetiminde bir Arap imparatorluğunun kurulmasına destek sağlamaktı. Kitchener'ın halefi Sir Henry McMahon bu diyalogu devam ettirdi. Ingilizlerin bazı üstü kapalı taahhütleri üzerine, Şerif Hüseyin Arapları harekete geçirdi ve 5 Haziran 1916 da Türklere savaş ilan etti. Oğlu Faysal, Albay T.E. Lawrence ile Türk garnizonlarına saldırdı ve Suriye'de gerilla savaşına girişti. Onların baskınları, General Allenby'ın 1917 Aralık'ında Kudüs'ü almasını kolaylaştırdı, buna karşılık Faysal 29 Ekim 1918'de Türkleri ülkeden çıkarttı ve kendisini kral ilan etti.
Sayfa 145 - İzKitabı okudu
Sedat'ın öldürülmesi ve İslâmî cihad örgütü
Böylesi bir ideolojiyle, iyi örgütlenmeyle ve sadık üyeleriyle bu gruplar hükümet karşı tehdit oluşturuyordu. Sariye'nin grubu 1974'teki darbe girişiminde başarısız oldu ve liderleri 10 Kasım 1976'da idam edildi. Mustafa'nın grubu da hükümetle çatıştı ve liderleri 1977'de idam edildi. Bu idamlara rağmen Abdusselam Farag gibi bazıları hayatta kaldı ve İslâm devrimcilerinin yükselen dalgası kesilmedi. Sedat onları yatıştırmak için Şeriat 'ın tüm yasaların ana kaynağı olmasını öngören anayasal bir ıslahat yaptı. Kendisi "Mü'min Başkan" diye isimlendirdi ve konuşmalarını Kur'ân'dan âyetlerle bitirdi. Sedat'ın 1981 Ekim'inde bu tür militan bir İslâmî grubun üyesi tarafından dramatik bir suikastle öldürülmesi şaşırtıcı değildi, çünkü Sedat'ın katili Mısır'ı bir Firavun'dan temizlediğine inanıyordu. Halid İslâmbuli ve arkadaşları idam edildi, fakat İslâmbuli ardında kanaatlerini dile getiren bir mesaj bıraktı: "Kanımız aksa da biz İslâmiyetin şerefini korumak için İslâm bayrağını dalgalandırmaya çalıştık... Müslümanların kanı Amerikalılara ve Yahudilere kurban edilmemelidir." Grubun diğer üyeleri onun intikamını almaya yemin ettiler ve Mısır'daki İslâm mücadelesi, rejim için, başa çıkılması en zor rakip durumundadır.
Sayfa 243 - İzKitabı okudu
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.