Hayatını, İslamiyeti bir hayat nizamı olarak kalplere nakşetmeye adamış büyük devlet adamı, Bilge Kral, Aliya İzetbegoviç, İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri’nde İslami uyanışımızdaki/uyanamayışımızdaki durumlara dikkat çekiyor.
İslamın bireysel ve toplumsal sahadan çıkarılarak, dış dünyayı düzenleme ve değiştirme rolünün unutulup içi boş ritüellere indirgenen, geleneksel, şekilci bir anlayışla Müslüman toplumların nasıl geri kalıp barbarlara kolay bir av haline geldiğini gösteriyor.
Kitapta yazar; kendi karanlığını kapatmak adına İslamın altın çağını unutturan çağdaş(!) dediğimiz Batı’nın içine düştüğü durumu örnekleriyle gösterip ithal söylemlerle yaşanan sıkıntıların çözülemeyeceği, içinde bulunduğumuz buhrandan kurtulmak için salt teolojik bir yaklaşımdan ibaret olmayan, başlangıçtaki anlamıyla uyumlu, salih amel düsturunun ön planda olduğu İslamiyet’e sımsıkı sarılmamız gerektiğini söylüyor.
Değişim arzusunu hisseden, sadece inanan değil eyleme geçip, başarı için gayret sarf ederek mücadele edecek bir neslin gelmesini arzulayan yazar Dünya üzerindeki müslümanların farklılıklarını bir kenara koyup doğru olan tek yol İslam’da buluşarak İslam gücünün kurulmasını önceliyor.
Kitap, Bilge Kral’ın 1967-1981 yılları arasında İslami Yeniden Doğuş adına yazdığı denemelerden oluşuyor. Yıllar öncesi yapmış olduğu durum tespitleri ve tavsiyeleri bugün hala geçerli.
Kendi adıma son dönemde okuduğum bana en çok tesir eden kitaplardan biri oldu diyebilirim. Doğu Batı Arasında İslam’dan sonra okuduğum bu kitabıyla Aliya İzetbegoviç benim için farklı bir boyuta evrildi.