Gabriel Garcia Marquez'den 4.kitabı okumama rağmen yazarın tuhaf dünyasına, gerçekdışı anlatımına alışamadım bir türlü.
Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık Yalnızlık, Albaya Mektup Yok ve İyi Kalpli Erendira içinde sadece Albaya Mektup Yok anlamlı ve iyi bir kitaptı
İyi Kalpli Erendira kitabında 7 öykü var, ama hiçbirinin ne anlattığını, bana ne kazandırdığını anlamadım diyebilirim. Hayal gücü yüksek yazarın, okuyan kişide farklı duygular ve anlamlar oluşturmak istemesini anlasam bile kitaptaki hemen her şeyi okuyucunun algısına bırakan bu tür hikâye ve romanları pek sevemiyorum. İlk 6 hikâyede hoşuma gitti diyebileceğim birşey bulamadım.
Son hikâye olan İyi Kalpli Erendira'da bile gerçekçi olmayan çok fazla şey vardı. Bu kadar kötü bir babaanne olabilir mi? Erendira gibi hiçbir şeye itiraz etmeyen bir kız olabilir mi? Bir de yazarın, toplumsal ahlaksızlıkları, normal bir olaymış gibi anlatması; hakikaten güney-orta amerika toplumlarının genel durumu bu mudur, yoksa yazar isteyerek, serbest cinsel yaşam fikrini normalleştirmeye mi çalışıyor, bunu düşünmeden edemiyorsunuz.
Sonuç olarak beğenmedim. Bu yazarın ancak ayağı yere basan kitapları okunur bence.