Olaylar, Victoria Dönemi olarak bilinen 19.yy İngiltere'sinde geçer. Bu dönem, kadınların sadece çocuk ve ev işleri ile ilgilenmesi gerektiği ve kadına yönelik olumsuz tutumların geliştiği bir dönemdir. Kitabı iki bölüm halinde değerlendirmek güzel olabilir. Bunlardan ilki, kahramanımız Jane Eyre'nin çocukluk dönemidir. Çocuk dünyası ve çocukları sevenler bu bölümde bir çocuğun yaşadığı sıkıntıları okurken duygusal bir ruh haline bürünebilir. (Bir çocuğa eziyet edebilen birinin elinden her türlü kötülüğün geleceğine inanalardanım). İkinci bölüm ise Jane'nin çocukluktan genç kızlığa geçtiği bölümdür. Bu bölümde Jane'nin tutkularını dışa vurmak ve dizginlemek arasında kaldığında yaşadığı sıkıntılar ön planda. Dinginlik yerine hareketli bir yaşamı önceleyen Jane, çocukluğundan itibaren zor ve güçlü karakterler karşısında doğru bildiğini yapmaktan geri kalmıyor. Okurken bunaldığım tek yer Jane'nin kuzeni Peter John'un dini kullanarak kıza yaptığı baskıların olduğu sayfalardı. Bu sayfalarda yazar, dinin bir baskı aracı olarak nasıl kullanıldığını ve insanın yaratılışına uygun tercihlerinden vazgeçmesi konusundaki baskıyı güzel bir biçimde okuyucuya göstermiştir. Zira ben bu sayfaları okurken "hadi Jane net bir tavır al" şeklinde kendi kendime söylendim. 21.yy Türkiye'sinde eğitimli bir kadın olarak bu hikayeyi okudum, kendimi karakterin yerine koydum ve hayatıma yön verirken Jane kadar kör göze parmak seçimler yapamazdım diye düşündüm. Peki siz nasıl bir tercihte bulunurdunuz?