Gelenekler, töre, aile baskısı...
"Aşk mı, ölüm mü?" ikilemi...
"Ben ölürüm de içimde sen varsın, kıyamam." hissiyle ayrılığa teslim olmuş hazin bir aşkın hikayesi...
Bilal, Gülşah, Ahu...
Herkes kendi yazgısının kurbanı. Herkes kendi sevdasının olmazında.
Her şeye rağmen umudun ve sevginin bitmediği, gözlerimin benden bağımsız seller taşıdığı, yazara bir kere daha hayran olduğum bir kitaptı.
Kitap bitti, evet ama bu kitap hayatımda o kadar da kolay bitmeyecek. Okumaktan büyük keyif aldım.
Beni mahvettiniz, beni mest ettiniz sayın
Ahmed Günbay Yıldız .
Kitabı hem hemen okuyup yenisine geçmek isteyip hem de o kitabı bitirmekten itinayla kaçınmak o kadar güzel bir his ki.
İyi ki okuyorum, iyi ki tanışıyorum yeni kitaplarla, hayatlarla, hikayelerle...
Kitapla kalın.
Romanı okurken kendimi bir film sahnesindeymiş gibi hissettim. Derin bir aşk hikayesini ele almış. Ne yazık ki kan davası yüzünden hiçbir suçu günahı olmayan birbirini deli gibi seven Bilal ve Gülşah'ın hikâyesi... Belki de günümüzde bilmediğimiz ve görmediğimiz o kan davaları bir çok yerde yara açan, aşıkları ayıran ve acı kayıplara neden olan bitmek bilmeyen o davalar devam ediyordur.
Roman da geçiyor ya; " Geleneğin dünyasındaki yanlışları idrak eden çocuklarınıza düştü..."
Umarım sadece romanlar da geçiyordur.
Keyifli okumalar dilerim.
Bu kitap yüzünden aşktan midem bulanmıştı. Aslında yazarın kitaplarını çok severdim ve öyleki bir sürü kitabınıda almıştım okumak için ama bu kitaptan sonra bir daha bu yazarın hiçbir kitabını okumadım ve kitaplığımdan kaldırdım hepsini. Bilmem kaç kere sinirden ağladım okurken o yüzden bu kitabı ne okuyun ne okutturun normalde kitaplara bir çizik bile gelse deli dönen biriyim ama bu kitabı elimde olsa yakardım gerçekten (ama yazarın boşluk diye bir kitabı var gidip onu okuyun benim çok hoşuma gitmişti )
Bir taşra hikâyesi bu...
Yıllara yayılan, gelecek kuşaklara dokunan hazin bir aşk...
Kan davasının yıktığı yuvalar, ayırdığı gönüller...
Gerçek huzurun, barışın ve aşkın peşinde, arayış içindeki kalpler...
Sabır, vefa, hoşgörü, sadâkat... Ahmed Günbay aşkı öyle güzel işlemiş ki satırlarına, anca bu kadar güzel anlatılabilirdi. Bir tavsiye üzerine okuduğum bu kitabı okuduğuma pişman değilim, aksine iyi ki de okumuşum. Yanlış bildiklerimize ışık tutan bir eser...