Yazıları sebebiyle yargılanan bir yazarın tutuklu olduğu günleri anlattığı Günlük Evreni ile başlar Kara Kaya hikâyesi. Çoğunlukla umutlu, zaman zaman da karamsar olan bu yazarın arkasında bırakmayı çok istediği şeyler vardır: İnsanlara başka bir yaşam şeklinin de mümkün olduğunu gösteren hikâyeleri!
Bu uğurda hayatını feda etmeyi kendine görev edinmiş yazar, kendini tutuklayanlarca bulunmasını istemediği kitaplarını Kara Kaya’ya gizlediğini açıklar günlüğünde. Umut dolu hikâyelerinin bulunmasını sağlayacak olan günlüğü, onu hak eden insanların eline ulaşmasını temenni ederek yolcu eder. İşte bu yolculuk böylece Günlük Evreni’nden Masalsı Evren’e geçiş yapar.
Masalsı Evren’in ilk durağı beş tır uzunluğunca boyu olan bir balığın midesidir. Balık, midesine giren bu yabancı cismi çıkarmaları için Bilge Balıklar Diyarı’na yol alır. Bilge balıkların bilemeyeceği hiçbir şey yoktur çünkü.
Balık için hayatının en zorlu ama bir o kadar da öğretici olan yolculuğunun sonu, Masalsı Evren’in ikinci durağı olan Kara Kaya’daki Akbaba’ya uzanır. Bu durakta günlük bulunmuş, kitapların saklı olduğu Kara Kaya’ya ulaşmak üzere yola çıkılmıştır. Her ne kadar kitaplara ulaşmak mümkün görünse de ortada aç gözlü bir akbaba gerçeği vardır ki bu akbaba, sabırsızlıkla bulunması beklenen kitapları aldığı gibi uçup diyar diyar dolaştıracaktır.
Sonsuz olaylar döngüsüne hapsolduğu sanılan bu yolculuğun da bir sonu vardır. Bu son, bir açıdan yeni bir başlangıç olsa da...
