Köy yaşamını anlatan ilk Türk klasiği olan kitap,Karabibik adındaki yoksul köylünün yaşam mücadelesini konu edinir. Çalışmayı sevmeyen otuzlarında bir kızı, kısıtlı imkanlarla işlediği tarlası,sağlık sorunları ve tarlasını işlemek için borç harç almaya çalıştığı iki öküzden bahsedilir.
Sevda hikayesinde ise pencereden gördüğü komşu kızı Nazmiye'yi ilk başlarda geceler boyu düşünüp hayallerini kuran,onun için yanıp tutuşan,özlemini çeken bir iki buluşmadan sonra bu özlemi sönen,sevdanın boş bir kuruntu olduğunu söyleyen Fettah anlatılır.
Her iki hikayede de anlatım basit, olaylar arası geçişler çok hızlı fikrimce.
Köy romanı olarak bilinen "Karabibik" kırsal kesimlerdeki toplumsal olaylara ve sorunlara değinen, insanda harekete geçme dürtüsüne uyandıran büyüleyici bir kitap.
Aşk ve sevda hakkındaki düşüncemi sormuşsun. Bu konuda ben bir düşünce edinemedim ki. Fakat anlayışıma göre aşk ve sevda bizim kuruntuya kapılmamızdır.
Kafada kurulan profili insana yansıtmaktır, aşk. Hep derim bunu.
Nazmiye'nin hayali hakkında beslediği güzelliği gözlerinde aşırı büyüttüğünü anladı.
Nazmiye'yi kendi ölçüleriyle değerlendirmişti. Şu yüzde, öyle insanları, melekleri hayran edecek, kıskançlıktan çatlatacak, güneşleri mum düzeyine indirecek yüz güzelliği ve parlaklık göremedi. Adeta dürbünle gördüğü gibi pek de atılmaz bir güzel.
Hele alış-veriş sırasında iki lakırdıyı bir araya getirememekteki beceriksizliği görür görmez aşkın düşünce ve hayali yaralayan bir hastalık olduğuna inanır gibi oldu. Oysa şimdiye kadar aşk ve sevdası, Nazmiye'yi hayalinde oldukça güzel ve çekici göstermekteydi. İlk günkü tanımlaması daha sonraları rengini değiştirmiş Nazmiye'nin aldanıcı güzelliğiyle kendini kaybetmişti.
Aşkın insanın gözüne ve hayaline böyle perde çekmekte olmasını kendisinin pek de güvenilir olmadığına kanıt saydı.
Lakin malum ya! Gençlerin duygusallıkta en çok korkulacak anları yatağa girdikten sonra başlar. Özellikle insanın yatağa uzanır hâli hayal etmek için en uygun bir durumdur.