Yarıda bırakmak isteyip genede öyküleri merak ettiğim için bırakamadığım kitap. İlk öykü kitabın adını oluşturuyor, kasabanın en güzel kızı sonunda intihar ediyor, o ölüyor ben daha bi üzülüyorum, o ölüyor kurtuluyor dünya cehenneminden ayrıca cennetinden; güzel ve sexsi kız ölüyor kurtuluyor, kurtulup kurtulmadığını bilmeden. Hayattaki başarısızlıklarının, sevilmemelerinin nedeni olarak güzelliği suçlu bulan kızlar aklıma geliyor. Çirkin kızlar ve güzel kızlar. Tanıdığım güzel kızları anımsıyorum, sevilmeyen, aldatılan, oyuncak edilen, ilgi verilmeyen, şiddete maruz kalan, psikolojisi batırılan.
Güzellikle bunların olmayacağını zanneden kızların büyümesini diliyorum şimdi ve her zaman.
Kitap boyunca savrulup duran sexs, alkol hayattan başka da bir anlam aramayan bir adamdan başka bir şey çıkmasını bekledim.
Çıktı da. Sabah sekiz akşam altı hayatmıydı yaşadığın ya altı?
Boş... Ara sıra çalışmış şanslı olduğuna inanmış adam. İnanınca hakikaten inanınca şüphe içinde hiç olmayınca değişebiliyordu insanın hayatıda. Birçok insanın aslında istediği hayat bundan ötesi değil. Sexs, alkol, para. Duygusal olmayan insan daha az acı çekiyor bu hayatta. Duygusal olmamayı isterdim. Duygu yok kitapta o yüzden sexs bunaltıcı, piçliğin kitabı ya da hiçliğin. Herkes bir hiç nasıl bir hayat yaşarsa yaşasın. Hiçbir anlamı yok tek anlam an da can sıkıntısında olmamak.