Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri

James Churchward

Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri Sözleri ve Alıntıları

Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri sözleri ve alıntılarını, Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri kitap alıntılarını, Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilimsel bir yaklaşım söz konusu olacaksa teorilerin aslında gerçeklerin kölesi olduğu unutulmamalıdır.
Sayfa 17 - Omega
3000 yıl öncesi ile günümüz arasındaki tek fark, bizim vahşiliğimizin üzerinde bulunan kalın uygarlık maskesidir.
Sayfa 37 - Omega
Reklam
MISIR ve HİNDİSTAN'DA DİN
Amen Theb'in büyük tanrısıydı ve "Tanrıların Kralı" diye hitap edilirdi. Bu ismin Latinleşmiş hali Ammon'dur. Romalılar onu Jüpiter'le özdeşleştirmişlerdir. Grekler ise ona Zeus diyorlardı. 18. Hanedan öncesine kadar Theb'te yalnızca Amen diye biliniyordu, fakat sonradan Amen Ra, "Saklı Güneş"e dönüşmüştü. Rengi açık
Sayfa 231 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
DİNSEL ÖĞRETİLERDE KULLANILAN SEMBOLLER
Erken dönem insanlığın dinsel öğretilerinde kullanılan semboller genelde Kutsal Semboller diye bilinir. Sembollerin ilk kullanılmaya başlandığı zamanki hedefleri, bireyin zihnini Sonsuz Olan'ın üzerine yoğunlaştırabilmesine olanak sağlamak, bakışını sembol üzerinde sabitleştirmek suretiyle dikkatinin dış seslere veya görüntülere çekilmesinin önüne geçmekti. Sembolün kendisine tapılmayacağı veya ibadet edilemeyeceğini öğretmekte çok titizdiler, o yalnızca kişinin zihninin etrafta dolaşmasını engellemeye yarayan bir şekildi. Sadece Tek bir Tanrı'nın olduğu dikkatle öğretiliyordu; fakat bu Tek Tanrı'nın sağlık ve sağlamlık, yağmur ve güneş, ürünün bereketi gibi hususlara -aslında insanoğlunun bir bütün olarak tüm esenliğine- yönelik birçok niteliği vardı. Başlangıçta yalnızca üç sembol kullanılmıştı. Bunlar anlaşıldığı zaman bu semboller bileşik hale getirildi ve yeni semboller geldi. Zaman geçtikçe bunların sayısı giderek arttı ve giderek daha kompleks oldular ve öyle bir zaman geldi ki -bu 3000 ya da 4000 yıl öncesinin Mısırıdır- artık bir mabedin üyeleri diğer bir mabette kullanılan sembollerin yarısını bile anlamıyordu. Başlangıçtaki üç orijinal sembol şunlardı: Daire, Eşkenar Üçgen ve Kare.
Sayfa 110 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
DİNSEL ÖĞRETİLERDE KULLANILAN SEMBOLLER
DAİRE- Daire, Güneşin çizimidir ve Sonsuz Olan'ın sembolü olarak kullanılıyordu. O'nun bütün niteliklerini kapsadığından dolayı da monoteistik bir semboldü. Monoteistik sembol olması nedeniyle tüm sembollerin En Kutsalı olarak kabul ediliyordu. Geleneğin anlattığına göre, bu sembol için Güneşin seçilme nedeni o zamanın insanının görüş açısına giren ve anlayış kapasitesine hitap edebilen en muktedir nesne olmasıydı. Başlangıcı ve sonu belli olmayan daire aynı zamanda ebedi Varoluşu, sonsuzluğu ve sınırsızlığı temsil ediyordu. Aradan çok geçmeden, dairenin birden fazla şeyi temsil etmek için kullanılması nedeniyle, Uluhiyetin Tekliğinin sembolü olarak kullanıldığı zamanlar için özgünleştirilmesinin gerektiği görüldü. Nagalar bunu dairenin içine bir nokta ekleyerek hallettiler. Uygurlar ise içeriye daha küçük bir daire ekleyerek çift daireyi kullandılar.
Sayfa 111 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar gerçekliğe dair sade ve dürüst şekilde eğitim aldıkları sürece hiçbir kilise onları ellerinde tutmayı başaramayacaktır.
Sayfa 46 - omegaKitabı okudu
Reklam
MISIR ve HİNDİSTAN'DA DİN
MISIR PANTEONU- Halihazırdaki dinsel kavramlarımızdan pek çoğu günümüze eski Mısır'dan yansımıştır. Günümüz dininin Musevilik yoluyla Mısır'dan geldiği de söylenebilir. Bu nedenle, Mısır'ın Ölüler Kitabı'ndan derlediğim Mısır Panteonunu da kitabımızda sunmaya karar verdim. Birçok durumda, belli bir inanç veya kavramın sembolünün Panteon'daki birden çok tanrıyla temsil edildiği görülecektir. Buna rağmen farklı görünümler ve isimler altında aslında tek bir kavramı simgelerler. Bu durum. Aşağı ve Yukarı Mısır'ın birleşip tek bir krallığa dönüştüğü sırada her iki topluluğa ait sembol gruplarının da birleşmesinden kaynaklanmıştır.
Sayfa 229 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
Mu İle İlgili Semboller
Ölüler Kitabı, 125. Bölüm'de Osiris'in Büyük Gerçek Salonu'nun büyük bir resmi yer alır. Dört Cin bu resimde Osiris'in tahtının yanında görülürler. Mumyalanmış insan şeklinde sembolize edilmişlerdir. Bir tanesinin başı insan, diğerinin başı maymun, üçüncüsünün şahin ve dördüncüsününki de çakal (Anubis) şeklindedir. Kaide- Kaideliler tüm insanları koruyan ve esenlikte olmalarıyla ilgilenen Dört Çin'in olduğuna inanırlardı. Bu örnek cinlerin kökenini göstermek açısından önemlidir. Svastika başta olmak üzere kadim yazılarda insanın esenliğinin sürekli olarak haçlarla vs. simgelenen Kutsal Dörtlü tarafından izlendiği ve insan dahil tüm evrenin fiziksel esenliğiyle ilgilenen merci olarak onların Yaradan'ın dilekleri, muradı, emirleri vs.'nin yürütücüsü olduklarının belirtildiğini görürüz. Bunların tam işi budur ve aynen Kaidelilerin kavramlaştırdığı gibidir. Kaidelilerin cinlere verdiği isimler şunlardı: Sed-Alap veya Kirub - İnsan yüzlü bir öküz olarak temsil ediliyordu. Lamas veya Nigal- İnsan başlı bir aslan şeklinde temsil ediliyordu. Ustar- İnsana benzetilmişti. Nattig- Kartal başıyla temsil ediliyordu. Hitit, Asur ve Perslerin kozmogonilerinde de Cinlerin yeri gayet belirgindi. İsrailoğulları, Musevilerle ilgili olarak yaptığım araştırmada herhangi direkt bir referans bulamamama rağmen, bu bir kriter oluşturmaz ve onların bu fikri bütünüyle dışladıklarını da söylemez.
Sayfa 172 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
giriş
ARKEOLOJİ- Arkeolojinin bir bilim olarak öğretilmesi çok eski bir geçmişe dayanır. 15.000 yıldan daha önceki bir tarihte eskilerin arkeoloji eğitimi için özel okullar vardı. Anavatan Mu battığı ve İlk Büyük Uygarlık yeryüzünden silindiği zaman, tüm diğer eski ilimlere olduğu gibi arkeolojinin üzerine de karanlık çökmüştü. Geriye yalnızca ileride
Sayfa 26 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
giriş
Zamanımıza gelecek olursak, sözde eğitim görmüş bazı yazarların sembollere bütünüyle hayal ürünü, kesinlikle hatalı ve hikayeden ibaret anlamlar yüklediğini görmekteyim. Nereden böyle fikirlere kapıldıkları anlaşılır gibi değildir. Fikirlerinin kadim yazılar olmadığı muhakkaktır. Sonuç olarak bilim bir teoriler çağına sürüklenmiştir. Teoriler gerçeğe hizmet etmek için üretilir. Çılgın teorileri kanıtlanmadığı sürece gerçek dedikleri şey gerçek sayılamaz. Ancak görülmektedir ki teorileri ne kadar akıl almaz ve garipse, o kadar çok bilimsel olduğu düşünülmektedir. Hiç kimsenin hatta sahibinin dahi anlamadığı bir teori bilimsel kabul görmektedir.
Sayfa 24 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
Reklam
⭕️daire: tanriyi sembolize eder..çünkü dairenin de tanri gibi başlangıcı ve sonu yoktur..dairenin ortasina çizilen nokta ise tanrinin gözünü sembolize eder.."tanri her şeyi görür ve herkesi izler"..bu nokta sembolizması,eski misir'da zamanla göz şeklini almıştır.. güneş: tanriyi sembolize eder...çünkü dünyaya en yakın ve en güçlü enerji kaynağıdır...ancak güneş tanrı olarak algılanmaz,sadece bir sembolizmadır...
Ra mu yalvaran kalabalıklara şunları söyledi "Burada hep birlikte öleceksiniz. Siz, hizmetkârlarınız ve zenginleriniz .. sizin küllerinizden yeni uluslar yükselecek ve eğer onlar da üstünlüğün dış görünümden değil, özden ve yapılanlardan kaynaklandığını unuturlarsa ayni felâket onları da bulacak"
Sayfa 33 - OmegaKitabı okudu
Mu İle İlgili Semboller
Hezekiel, Bap 1 / l0'da en azından buna değinen bir şey vardır, çünkü şöyle söylenmektedir: "Dördü insan yüzü, sağda dördünün aslan yüzü ve solda dördünün öküz yüzü, dördünün de kartal yüzü vardı." Bu kısım Hezekiel'in gördüğü bir vizyonu vermektedir. Bunun yazıldığı sırada Hezekiel Kaideliler arasında yaşıyordu ve köleydi. Şimdi bu vizyonu Hezekiel dünyaya gelmeden binlerce yıl öncesinden beri var olan Kaide inancıyla kıyas edelim. Hezekiel'in rüyası. Birisi insan, diğeri öküz, diğeri aslan ve sonuncusu kartal başlı olan dört mahluk. Kaide inancı. Dört Cin, başları değişik olan dört varlık; birisi insan yüzüne sahip, diğerinin yüzü öküz şeklinde, üçüncüsü aslan yüzlü ve dördüncüsünün yüzü de bir kartal. Bu Kaide cinleri mabetlere ve saraylara çıkan basamakların başlangıcında dururdu ve sokaklarında dolaşan bireylerin, onların pek çok tasvirleriyle karşılaşmadan yürümesi mümkün değildir. Dolayısıyla Hezekiel'in köleliği döneminde bunlara aşina olduğu bana göre tartışılmaz. Bu Dörtlü'nün grup halindeki heykelleri şu anda British Museum'da sergilenmektedir ve Ninova'daki krallık sarayından getirilmişlerdir. Hezekiel'in vizyonu Kaide İnancı'nın makyajlanmış halini çağrıştırmaktadır. Eski Ahit'in çevirisinin ne ölçüde doğru olduğu da ayrı bir meseledir.
Sayfa 173 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
Mu İle İlgili Semboller
Dört Cin, daha önce de belirttiğim gibi, bana göre bir başka görünüm altındaki Kutsal Dörtlü'dür; bunun sonucunda da Yaradan'ın yürütme organı olan Dört Büyük Sütun adını almışlardır. Cinlerin Mu'nun yok oluşundan itibaren kadim halklar arasında çok popüler oldukları görülebilmektedir, çünkü bu tarihten öncesine ait dönemlerde onların isimlerine rastlayamadım. Fakat son 11.000-12.000 yıllık sürede Cinlerin bütün uluslar ve halklar arasındaki varlığı oldukça belirgindir. Bu eski insanların çoğunun onlarla ilgili farklılaşmış bir kavrama ve tasvire sahip oldukları görülür. Yaradılışla ilgili bütün tarihçe ve geleneklerle bağlantılı olarak varlıklarını sürdürdüklerini bulguladım. Onlar hakkında bulduğum en eski kayıtlardan birisi Yukatan ve Orta Amerika Mayaları'na aittir. Cinlerden "Sütunların Koruyucuları" diye bahsedilmekteydi.
Sayfa 170 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
DİNSEL ÖĞRETİLERDE KULLANILAN SEMBOLLER
KUTSAL YEDİ- Orijinal kutsal Yedi, Yaradan'ın Yedi Büyük Emri'ydi. "O'nun iradesi, emri veya isteği" diye nitelenen ve Yaradan'dan hasıl olan bu emirleri yürütme işi Dört Büyük İlksel Güç'e verilmişti. Onlar Kadir-i Mutlak'ın Yaratıcı Güçleridir. Kadim insanların kutsal seremonilerinde yedi sayısını kullanma tercihleri gayet
Sayfa 156 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.